Vasa Prihoda / Bir süre ailemle İstanbul’da kalmak isterdim

0

Paganini yorumlarıyla tanınan 20 yüzyılın önde gelen keman virtüözlerinden Vasa Prihoda 1928 ve 1947’de İstanbul ve Ankara’da konser vermişti. İkinci konserinden sonra birlikte Dvorak’ın keman konçertosunu seslendirdiği Cemal Reşit yönetimindeki İstanbul Şehir Orkestrası hakkında hayal kırıklığını ifade edip Beyoğlu’nda atölyesi olan lüthiye Vahakn Nigogosyan’ı övmüştü. Kemancı 1960 yılında, 60 yaşında hayata veda etmişti.

Kemancı Vasa Prihoda ile memleketimize ilk geldiği günlerde konuşmuştum. Sanat hayatından, başarılarından, Çek bestecilerinden, genel olarak müzikten bahsetmişti. Yurdumuzdan ayrılmadan önce sanatçının bir aylık konukluk süresince edindiği izlenimleri, müzik hareketleri üzerine görüşlerini almak istedim. 19 yıl önce (1928) İstanbul ve Ankara’da konserler veren Çek kemancı “Konser salonlarını dolduran halkın dikkat ve anlayışı yüzde yüz farklı. Bilhassa Bach, Brahms, Schubert ve Dvorak gibi bestecilerin eserlerini gerektiği şekilde kavradıklarını ifade eden alâka ve anlayıştan çok etkilendim” diyor. Saydığı dört bestecinin arasına Paganini’yi katmadığını fark ettim ve sordum. Kemancının cevabı şuydu: “O nasılsa anlaşılır; diğerleri gibi müzik bakımından pek çetrefil değil. Üstelik çok çalınmış, çok dinlenmiştir.”

Cemal Reşit’in Anadolu kokulu eserini çok sevdim

Müziğimizi nasıl gördüğünü anlamak istedim: “Müziğiniz hakkında esaslı bir fikrim yok. Bestecilerinizle temas edemedim; eserlerini dinleme fırsatını bulamadım. Düşününün ki Ankara’da ancak üç gün kalabildim. Yalnız piyanist ve besteci Cemal Reşit Rey bana kendi piyano eserlerinden bazılarını çaldı. Anadolu ezgileri içeren bir parçayı pek beğendim. Ağır, hüzün dolu, orijinal bir parçaydı.”
İstanbul’un genç orkestrası hakkındaki görüşünü sormazlık edemezdim. Çünkü bu orkestra ile bizzat kemancı işbirliği etmiş ve Dvorak ile Çaykovski’nin konçertolarını çalmıştı. Vasa Prihoda’nın görüşünü aynen aktarıyorum: “Orkestranız gençliğine rağmen iyi. Ancak çalışmaktan ve her gün biraz daha ilerlemekten geri kalmamalı. Dvorak konçertosu gibi bir eseri az zaman içinde iyi denecek şekilde başardılar. Konserde bulundunuz; siz de dinlediniz. Dvorak’ın eseri yerine meselâ Mozart’ın bir konçertosu olsaydı, iş çok daha kolaydı. Kendi payıma orkestranın eşliğinden mahrum oldum. Cemal Reşit çalışkan, dikkatli, bilgili, anlayışlı ve enerjik bir şef. Bestecilik, piyanisttik ve orkestra şefliği gibi meziyetleri şahsında toplamış bir kıymet.”
Kemancı, Ankara ziyaretinden de bahsetti: “İlk gördüğüm Ankara ile bugünkü arasında hiç bir benzerlik kalmamış; o kadar değişmiş… Muhteşem, modern bir şehir olmuş… Ankara’da verdiğim resital ilgiyle karşılandı. Cumhurbaşkanınız sayın İnönü konserime şeref verdi ve benden iltifatlarını esirgemedi. Bu kıymetli anları unutamayacağım.”

Eşlikçiyle turneye çıkmak artık çok pahalı

Uluslararası şöhrete sahip kendisi gibi sanatçıların savaştan önce eşlikçileriyle turneye çıktığını hatırlattım. Memleketimize geleceğini öğrendiğimiz çellist Gaspar Cassado da yalnız geliyor. O da Ferdi Statzer’in piyanosu eşliğinde çalacak. “Evet” dedi Vasa Prihoda “Savaştan önceki koşullar şimdikine oranla çok daha uygundu. Bugün seyahat güç ve iki kişinin masrafı çok ağır… Henüz normal zamana dönmüş sayılmayız. Tasavvur ediniz ki bir vize işi için bir hafta uğraşmak icabetti. Kahire’de ilan edilen konserimden bugün tam bir hafta geçmiş bulunuyor. Ben şahsen Ferdi Statzer‘in piyano eşlikçiliğinden çok memnun kaldım. Çok duygulu ve dikkatli bir eşlikçi; iyi bir müzisyen..”
Sanatkar memleketimizden sevgi ve hayranlıkla bahsediyor. Park Otel’in denizi kucaklayan odasından denizi denizi ve kıyıları gösteriyor: “Eşsiz güzellikte bir memleketiniz var” diyor; “ Hele İstanbul… Bu şehirde yaşayanlar her halde bahtiyardır. Başka yıllar hiç şüphe yok gene konser vermeye geleceğim. Fakat asıl istediğim, bir seyyah gibi kemansız ve notasız, ailemle bu güzel şehirde bir süre kalmak…”

Hayatımız turnelerde geçiyor

Bu arada ailesinin Prag’da olduğunu söyledi. Daima bu ayrı yaşayıştan şikayeti olup olmadığını sordum. “Bizim hayatımız hep böyle” dedi; “Artık alıştık. Bugün İstanbul, yarın Kahire, İskenderiye; sonra İtalya, Romanya, Avusturya, Macaristan… Ve gene birkaç zaman için yurda dönüş..”
Kemancı odasındaki dağınık hali göstererek benden özür diliyor. Ertesi günü Mısır’a hareket edecek. Odaya girdiğim vakit valizini hazırlıyordu. Kemanlar baş köşede… Görmek istedim. “Memnuniyetle…” dedi ve ikisini de getirip yanıma koydu. Konserlerde çaldığı Bergonzi’yi elimden bırakmak istemiyordum; o kadar mükemmel bir sanat örneğiydi.
“Biliyorsunuz” dedi “Bergonzi, Stradivaius’un en iyi çırağıydı. Küçük koleksiyonumda iki tane Stradivarius var. Fakat bugünlerde hep bununla konser veriyorum.”
Enstrümanları arasında yeni yapılmış olan var mıydı?
“Hayır” dedi; “Fakat modern keman yapıcılığını çok takdir ediyorum. Çok güzel kemanlar yapıyorlar. Zaten günden güne harab olan eskilerin yerini tutacak eser yaratmak lâzım…

İstanbul’da sanatına aşık bir lüthiyeniz var

“Söz buraya gelmişken İstanbul’da tanımak fırsatını bulduğum bir luthier’inizin adını anmadan geçemeyeceğim. Adını söylersem siz de tanıyacaksınız.”
Kemancı not defterini karıştırmaya başladı. Adını akılda tutmak güç olduğu için defterine kaydetmiş. Nihayet buldu ve hecelemeğe başladı: “Nigogosyan… Paris’te usta luthier’lerin yanında çalışmış, sanatını ilerletmiş. Yetenekli, sanatına aşık bir genç… Kendi el yapısı bir kemanım da gördüm, çaldım. Mükemmel bir sanat eseri…”
O sırada telefon çalmaya başladı. Konuştuktan sonra: “Saat 14.00’e kadar valizin gönderilmesi lazımmış. Hareketinden bir gün önce teslimi gerekiyormuş” dedi.
Köşede duran kemanları gösterdim ve gülümseyerek sordum: “Bunları da bugün gönderecek misiniz?” Oturduğu yerden fırlayıp: “Hayır, hayır…” dedi ve sanki kemanlarını göğsüne basmak, kucaklamak ister gibi ellerini göğsünde kavuşturdu:
“Hayır; onlarla daima beraberim..”
İyi yolculuklar temennisiyle ve gelecek yıllarda kendisini memleketimizde tekrar dinlemek dileğiyle üst kattan ayrıldım.
(Fikri Çiçekoğlu / 30 Mart 1947 / Akşam Gazetesi / Arşiv taraması ve redaksiyon: Serhan Yedig)

Linkler

Vasa Prihoda’nın biyografisi

Share.

Leave A Reply

16 − 3 =

error: Content is protected !!