Kenny Garrett / Gerçeğin peşinden Çin’e gitti, hiçliği keşfetti

0

Miles Davis’in cin talebesi, John Coltraine’in yeryüzündeki gölgesi alto saksofoncu Kenny Garrett, 40 yaşını aşınca kendini hayatın anlamını çözmeye, gerçeği keşfetmeye adadı. Japonya’da Japonca öğrendi, bu kültürü inceledi, geçen yıl Çin’i sırt çantasıyla baştan başa geçti, Çince’yi söktü. Bu serüveni yeni albümü “Beyond The Wall”da müziğe aktardı. 2006 Kasımı’nda, İstanbul’a geleceğini duyunca, bir gece yarısı New Jersey’deki evinden aradık, tinsel keşiflerini ve müziğinin yeni rotasını sorduk.

Ruhani yolculuklar genellikle Hindistan, Tibet civarlarında yapılır. Siz neden Çin’e Japonya’ya kadar uzanma gereği duydunuz? Neydi bu kültürlerin sizi cezbeden yanı?
– Çin’i keşfetmek çocukluk hayalimdi. Birkaç yıl önce Japonya’ya konsere giderken, uçakta tanıştığım bir Avrupalı, çok tembel olduğumuzu, böylesine zengin bir kültürü keşfetmek için dilini öğrenmeye zahmet bile etmediğimizi söyledi. Haklıydı. Japon halkını tanıdım, kültürlerini keşfettim, bu sayede müzikal zenginliklerine vakıf oldum. Bazı halk ezgilerini repertuvarıma aldım. Benzer süreci önceki yıl Kore’de yaşadım. Korece öğrendim biraz. Müziğini inceledim. İşgal sırasında Japonlar’ın bu kültürün ögelerini ülkelerine taşıdıklarını fark ettim. Tayvan’a geçtim, bu kültürü tanıdım. Doğal süreç beni Çin’e yönlendirdi. Başta Kanton yazısı, sözcükler olmak üzere Çin kültürünün Japon kültürüne yansıyan özelliklerini gördüm.
Geçen ay National Public Radio’daki röportajda “Çin felsefesinin kişisel hayat felsefemle örtüştüğünü gördüm” diyorsunuz. Neydi benzerlikler?
– Taoizm beni çok etkiledi. Sıfır ve hiçlik kavramlarını, anlamlarını araştırıyordum o dönemde. Çoğu kişi sıfırın yokluk anlamına geldiğini düşünür. Ben sıfırın da bir varlığı işaret ettiği kanısındaydım. Bir kitapçıda bu konuda kitap ararken ilk kez Tao öğretilerine rastladım. Önce yanından geçtim, ilgimi çekmedi. Yaklaşık dört buçuk saat kitapları karıştırdıktan, yanından dört kez daha geçtikten sonra, beşincisinde gözüme takıldı, Çince – İngilizce kitabı elime aldım. İlk sayfada sıfır kavramı anlatılıyordu. Sıfır, Tao demekti. Tao ise herşey. Gerçeği ararken, Çin felsefesindeki cevapları, ulaştığım sonuçlarla benzerlikleri keşfettim.
Leonard Cohen yeni vizyona giren belgeselde hiçliği keşfettikten sonra hayatı kavradığını söylüyor. İki farklı yoldan aynı sonuca ulaşmışsınız.
– Cohen’i tanımıyorum, bu filmi arayacağım. Sorularına cevap arayanlar müzikte de farklı yollardan geçip aynı noktada buluşabiliyor. Çoğu kişi aynı süreci izliyor. Soruları, yetenekleri farklı olabilir. Bilim, edebiyat ya da müziği kullanabilirler. Her ne olursa olsun sürecin sonunda çıkış noktalarından çok farklı bir yere ulaşıyorlar.

Amerikalısı, Çinlisi aynı şeyin peşinde

Çince ve Japonca öğrenmeye ayırdığınız kadar zaman ayırabildiniz mi iki ülkenin müziğine? Doğu müziğinin toplumsal işlevi, icra felsefesi, teknik özellikleri müziğinizde ne gibi değişimlere yol açtı?
– Japonya’da uzun süre kaldım. Bu dili öğrendim. Ama Çin’de üç hafta kaldım. Dolayısıyla dil bilgim de sınırlı. Hayatıma farklı bir bakış kazandırdı bu deneyim. Şunu keşfettim: İnsanoğlu dünyanın her köşesinde aynı şeyin peşinde. Sevgiyi, dengeli, huzurlu bir hayatı arıyor. Müziğe gelince. Hâlâ öğrenmem gereken çok şey olmakla birlikte, şunu söyleyebilirim: Farklı ritm, enstrümanlar olmasına karşın Çin müziği, Japon müziğine çok benziyor. Beni cezbeden müziklerindeki sadelik. Amerika’da bu sadeliği çok az görebiliyoruz. Çin ve Japon müziğinde emprovizasyonun önemli bir yeri var. “Beyond The Wall” bu yaklaşımlarla hazırlandı.
Birçok kez Türkiye’ye geldiniz, İspanya’da da konserler verdiniz. Doğu ve Batı arasında köprü iki ülkenin kültürü ilginizi çekti mi?
– Doğrusunu söylemek lazımsa, geçmişten bu yana beni büyüleyen Doğu kültürü kadar ilgimi çekmedi henüz.
Japon, Çin müziğinin tinsel yönleriyle, Afrika müziğindeki tinsel yönler arasında bir köprü kurmayı amaçladığınızı söylemişsiniz yeni albümde. Birbirinde çok farklı iki kültürde, köprü oluşturacak benzerlikler bulabildiniz mi? Köprü için yeni bir müzikal dil yaratmak gerekti mi?
– Öncelikle müzikal ortak noktalardan çok, felsefi, tinsel ortaklıklara yoğunlaştım. Okuduğum sağlık kitaplarında bile ortak yönler görmüştüm. Bununla birlikte müzikal benzerlikler de keşfettim. Örneğin Çin kemanıyla geleneksel bir ezgi çalarken, Afrika ezgilerine benzerliğini fark ettim, ritmler farklıydı. Ezginin ritmini biraz değiştirdiğimde, benzerlik belirginleşti. Duvarın ötesinden (Beyond The Wall) bir tür müzikal çağrı sözkonusuydu. Bu serüvenin tinsel sonuçlarını albümde özellikle parça isimlerinde göreceksiniz.

İlhan’ı epeydir görmüyorum, nerede?

Ufkunuzu açan bu keşif sürecini müziğe yansıtırken neden gözü kara, maceraperest “genç aslanlar” yerine, Pharorah Sanders, McCoy Tyner, Bobby Hutcherson gibi bir önceki kuşağın aslanlarıyla çalışmayı tercih ettiniz?
– Ne yazık ki Sanders ve Tyner gibi çalacak “genç aslan” yok. McCoy Tyner’ın programı uymadı, albümde bize katılamadı. Phorah Sanders ise ustam, dostum. Her ikisi de Coltrain ekolünden, aynı ruhu taşıyor. Coltrain benden yıllar önce Hint, Çin müziğine yönelmişti. Albümdeki ekiple Uzakdoğu’da birçok konser verdik, fırsatı değerlendirip, bu süreci onlarla belgelemek istedim. Albümdeki besteleri yazarken kulağımda onların tınısı vardı. Dahası bu müzikçiler dostlarım, keşfe de dostlarla çıktık.
İstanbul’a albümdeki ekiple mi geliyorsunuz, keşif sürecinin son ürünlerini seslendirecek misiniz?
– Piyanist Benito Gonzales, davulcu Jamire Williams, basçı Kris Funn’la geliyorum. Farklı bir grupla geldiğim için albümdeki bazı yeni çalışmaları seslendirmem mümkün değil. Yaylılar olmayacak örneğin. Ama emprovizasyonla, bazı otantik çalgıların kayıtlarıyla, dünden ve bugüne uzanan zengin bir repertuvar hazırladık.
Türk müzikçilerle birçok kez karşılaşmış olmalısınız. Herhangi bir kıvılcım çaktı mı?
– Her gelişimde birçok müzikçi CD’lerini veriyor. Dinliyorum. Dünyam genişliyor. Tek tanıdığım Türk ise İlhan Erşahin. Onu da epey zamandır görmüyorum. Nerelerde acaba? Bu kez İstanbul’da üç gün kalacağım, umarım yeni müzikçilerle tanışırım.
Gerçeğin peşindeki koşunuzun bundan sonraki durakları belli mi?
– Gerçek neredeyse oraya gideceğim. Büyük ihtimalle Asya ve Afrika’daki keşif serüvenim sürecek. Rotam belli değil. Kimi zaman gerçekler yanıbaşınızdadır. Sadece parçaları birleştirip, anlamlandırmanız gerekir.
(Serhan Yedig / 28 Ekim 2006 / Hürriyet)

Linkler

Kişisel web sayfası
Wikipedia biyografisi

Share.

Leave A Reply

ten + one =

error: Content is protected !!