Freddie Hubbart / Hayatımı kazanmak için rock, soul dahil her şeyi çaldım

0

Trompette kendi sesini yaratan ender ustalardan Freddie Hubbard, 1960’larda, günümüz cazına yön veren John Coltrane, Eric Dolphy, Sonny Rollins’le çalışmış, hard bop akımında yer almıştı. Sonra elektrikli, rock’lu denemelere yöneldi. 1992’de trompetçilerin korkulu rüyası olan dudak yarılması sorunuyla karşı karşıya kaldı. Üç yıl ara verip, 1995’te yeniden sahneye dönmeyi denedi. Üstelik ilk konserini o yılın haziran ayında Yapı Kredi Gençlik Festivali’nde vermek istedi. Türkiye’ye geleceğini duyunca evinden aradık. “Artık eskisi gibi saf caz çalıyorum” diyordu. Don Cherry’den duymuştu Türk müzikseverlerin şöhretini. Ancak heyecanla geldiği İstanbul’da unutamayacağı, acı bir olay yaşayacaktı. Sonraki yıllarda da eski parlak günlerini yakalayamayan trompetçi 2008’in son günlerinde aramızdan ayrıldı.
1960’ta, daha 22 yaşında bir gençken müzik tarihine geçmişti. Yeni bir akıma adını verecek “Free Jazz” albümüne Eric Dolphy ve Ornette Coleman’la imzasını atan üç müzikçiden biriydi. “Parlak, akışkan, metal keskinliğindeki tonu, ritmik zenginliği, soyutlama yeteneği, dağarcığındaki tonal kaynakların zenginliğiyle sıradışı bir trompetçi o” diye yazıyordu müzik eleştirmenleri Freddie Hubbard hakkında. 1960’ların parlak yıldızı, 70’lerde elekrik takviyesi yapıp rock’a merak sarınca işler değişti. Birbiri ardına yayımladığı albümlerde cazın koyu mavi tonu gittikçe soluyor, müziği “uçucu” hale geliyordu. Bir röportajda “Her şeyden bir parça çalmak istiyorum. Caz, rock, soul. Farklı insanlarla buluşmak istiyorum” demişti ünlü caz yazarı Howard Mandel’e. Sonuçta ortaya çıkan, ustaca yorumlanmış eğlence müziği oldu. Grammy kazandı ama sadık dinleyicilerinin de büyük bölümünü kaybetti.
Röportajın başında Mantel’a söylediklerini anımsattığımızda “Artık her şeyi birden çalmak istemiyorum” diyordu Hubbard. “Hayatımı kazanmak için öyle çalıyordum. Ama müziğimde hep yaratıcı olmaya çalıştım. Bugün gençler ‘First Light’tan, ‘Sky Light’tan bahsediyorlar karşılaştığımızda. Ornette’le deneysel işler yaparken bu yolla da genç dinleyiciye ulaşıyordum. Şimdi main stream çalıyorum.”

Edebiyata merak sardım

1991’deki iki başarılı albüm “Bolivia” ve “Fat Tuesday Concert”tan bu yana sesinin çıkmamasının nedenine gelince: “25 yıldır turnedeydim. Bıkmıştım, evde oturmayı özlemiştim. Dudağımda bazı sorunlar vardı. Rapçılar sololarımı kullanıp iyi de telif ödeyince turneyi bıraktım. Yayıncılığa başladım. Edebiyata merak sardım. Bu arada ‘MMTC’ albümünü kaydettim.”
Bir süredir sessiz kalan Hubbard iki yeni albümle yeniden cazda iddialı bir isim olmaya hazırlanıyor.
Önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak bu albüm Monk(M), Miles(M). Coltrane(T) ve Adderley’e(C) adanmış. Hubbard eski silah arkadaşlarından devraldığı bayrağı yeni albümüyle 1990’larda dalgalandırmayı deniyor. “Biliyor musun eski günlerin coşkusunu özledim. Yeniden müzikçilerin arasına dönmek istiyorum. New York’a taşınacağım. Orada olmak insana enerji veriyor.”
Röportajın ortalarına doğru Hubbard aniden trompet çalmaya başlıyor. Konuşmanın başında, İstanbul’da gecenin saat bir’i, demiştik Hubbard’a. Telefon elde uyuyakaldığımızı düşünüp, uyandırmak için mi, konuşmanın sonuna geldiğimizi belirtmek için mi belli değil. Solodan sonra geliyor açıklama: “Yeni bir trompet aldım. Ama tonunu beğenmedim. Galiba, değiştireceğim.”
Son iki soru, diyoruz. Kebaptan başka ne biliyorsunuz Türkiye hakkında? “Don Cherry bahsetmişti. Konser salonlarından, caz dinleyicisinden söz etmişti. Methinizi ondan duydum. Yine de konser daveti almak beni şaşırttı. Bu kadar uzaktaki kişilere ulaşabilmiş olmam sevindirici.” Peki konser repertuarında neler var? “Fat Tuesday, Red Clay’den, yeni albümden çalışmalar, bir iki yeni beste, İngiltere turnesinde hip hop çaldım çok beğenildi. Türkiye’de de beğenileceğini sanıyorum.”

Konseri yarım bıraktı

Freddie Hubbard, Türkiye’ye Fat Tuesday’i kaydettiği beşlisiyle geldi. Yağmurlu bir haziran akşamı Ferit Şahenk Konser Salonu’nda önce Kerem Görsev Üçlüsü çaldı. Hubbart, dudağındaki sorun nedeniyle kısa çalmayı tercih etmişti, riske girmek istemiyordu. Konserin ikinci yarısında sahneye çıktı ve ilk parçada dudağındaki yara açıldı. Parçayı zorlukla tamamlamayı denedi, olmadı. Arkadaşları tamamladı. Özür dilerim, çalamayacağım, deyip gözyaşlarıyla sahneden ayrıldı. Avrupa turnesindeki diğer konserleri de iptal etti. Cazseverler efsane bir ismi dinlemeyi beklerken bir drama tanık oldu o akşam.
(Serhan Yedig / Haziran 1995 / Aktüel)

Linkler

Wikipedia biyografisi

Share.

Leave A Reply

three − two =

error: Content is protected !!