Philip Catherine / Türk kültürüne sandığınızdan yakınım, bakkalım, manavım Türk, arşivim CD dolu

0

Avrupa’nın en önemli gitarcılarından Philip Catherine, yaklaşık 15 yıldır Türkiye’ye de konser için geliyor. Bu ziyaretlerde, Türkiye’deki müzikle bağını iyice güçlendirdi. Erkan Oğur’la bir albüm kaydetti. 2001’in ilk günlerinde üçlüsüyle İstanbul’a geleceğini öğrenince peşine düştük. Konsere gittiği Paris’te, otelinde yakaladık. Fretless projesini, Oğur’la dostluklarını sorduk. “Biliyor musunuz, aslında ben Türklere sandığınızdan da yakın bir müzikçiyim. Brüksel’deki evimin altındaki manav, yanımızdaki bakkal Türk. İkisiyle de dostuz. CD arşivim Türk Müziği örnekleriyle dolu“ deyip bizi şaşırttı.

Fotoğraf: Jos L. Knaepen

Perdesiz gitara olan ilgileri Erkan Oğur’la, Avrupa’nın en önemli caz gitarcılarından Philip Catherine’i 1990’ların başında bir araya getirdi. İki müzikçi önce İstanbul’da tanışıp dost oldu. Daha sonra aralarına Bülent Ortaçgil’i de alıp Avrupa’da bir CD kaydettiler. Almanya’da yayımlanan Fretless (Perdesiz) müzik çevrelerinde ilgi gördü. Unkapanı prodüktörlerinin ticari bulmadığı bu başarılı çalışma Türkiye’de yayımlanmadı. Sadece iki parçası yıllar sonra Erkan Oğur’un “Bir Ömürlük Misafir” albümünde yer aldı. İşin garip yanı, yeni proje peşinde koşmaktan bitap düşen, mehteran takımını dahi sahaya süren caz festivallerimizin şanlı yöneticileri de Catherine-Oğur ikilisinin bu ilginç çalışmasını ne yazık ki fark etmedi.

Eleştirmen için çalmam

Melodik çaldığı için caz dinleyicilerinin dışında da geniş bir hayran kitlesi olan Philip Catherine müziğinin üç ögeden oluşan bir sihirli formülü olduğunu söylüyor: Melodi, grup içi iletişim ve akışkanlık. “Dinamik yapısı zayıf olan müzik müzik değildir” diyen Philip Catherine repertuarının yüzde 80’i caz standartlarından oluştuğu halde hiç bir zaman sadece cazla ilgilenenlere, uzmanlık düzeyinde caz bilenlere hitap etmeyi amaçlamadığını belirtiyor.
Catherine bestelerini ya da seslendirdiği ünlü caz parçalarını her seferinde farklı yorumlamayı seven cazcılardan. Tek sayfalık notaların konserlerde emprovizasyonlarla süslenip müthiş parçalara dönüştüğünü anlatan Catherine “Böylece müzik dinleyici için taptaze, bizim için de her seferinde yepyeni bir serüvene çıkıyormuşcasına heyecan verici olur” diyor.
Erkan Oğur’la tanışmasını ise şöyle anlatıyor: “Eski albümlerimde perdesiz gitar kullanmıştım. Yıllar önce İstanbul’a konser için geldiğimde Erkan tanışmak istedi. O da perdesiz gitarla ilgileniyordu. Evine gittik, annesiyle, eşiyle tanıştım; yaptığı gitarları gördüm. Birlikte birşeyler çaldık. Yıllar sonra prodüktör Peter Schulse arayıp birlikte CD yapmamızı teklif etti. İyi bir albüm oldu, sonra birlikte konser de verdik.”
Türkiye’de konser vermesi gündeme gelince Oğur’u hatırladığını belirten Catherine 2003’ün son günlerinde konser için Gürcistan’a giderken İstanbul’a uğradığını ve Oğur’a konserde birlikte çalmasını teklif ettiğini söyledi. On yıldır birlikte çaldığı davulcusu Hans Van Oosterhout ve basçısı Philippe Aets’le çıkacağı konser için ise “Melodilerin, anlık buluşların, geniş bir renk skalasının ortaya çıkacağı büyülü bir atmosfer yaratmaya çalışacağız, dilerim dinleyiciler de mutlu olur” dedi.

En çok Chet Baker’dan etkilendim

Alaaddin’in sihirli lambası elinizde olsa, geçmişte büyük ustalarla çaldığınız günlere geri dönmek isteseniz, hangisini seçerdiniz?
– Eğer birini hayata döndürmem gerekse bu Chet Baker olurdu. Elvin Jones, Herbie Hancock ve George Viga’yla da yeniden birlikte çalmak isterdim.
Arkadaş, dost olarak eski ustalardan en çok kimi özlüyorsunuz?
– Baker’la birlikte Stephan Grapelli’yi. Dünyanın neresine gitse bana oradan kart atardı mutlaka. Müthiş bir espri yeteneği vardı. Birlikte çalmak çok eğlenceliydi.
Son iki yıldır trompet ve kontrbastan oluşan üçlünüzle çalıyorsunuz. Chet Baker’lı yıllarınıza bir özlem mi bu?
– Birlikte çaldığım müzikçiler içinde beni en çok etkileyenin Chet Baker olduğunu söyleyebilirim. Temel yaklaşımımız birbirine çok uyuyordu çünkü: Adam gibi caz çalmak ve bunu klasik kalıplara sıkışmadan yapmak. Üçlüyü kurmamın nedeni onu anmak değil. Ben çalgı yerine çalanlarla ilgiliyim. Trompetçi Tom Harrell da iyi bir müzikçi. Birlikte çalarken müziğimde herzamanki gibi Chet’in izleri vardı. Fakat bu anma düzeyinde değildi.

EFSANELERLE ÇALDI: Philip Catherine, büyülü melodiler bulmadaki becerisi ve blues geleneğini çok iyi özümsemesi nedeniyle Avrupa’nın en önemli caz gitarcılarından. 58 yaşında. Dedesi Londra Filarmoni’nin baş kemancısı, annesi ise piyanist. Catherine babasının memleketi Belçika’da büyüdü. Django Reinhardt’a özenip gitar çalmaya başladı. 17 yaşından beri ünlülerle çalıyor. Dexter Gordon’dan Chet Baker’a, Toots Thielemans’dan Stephen Grapelli’ye birçok büyük ustayla çaldı. 1970’lerde kurduğu Pork Pie üçlüsüyle yıldızı parlayan Catherine’in Amerikalı gitarcı Larry Coryell’la kurduğu gitar ikilisi dünyanın en iyi iki gitar ikilisinden biri olarak değerlendirildi. Catherine daha sonra da ikili, üçlü çalışmalarla kendinden söz ettirdi. Özellikle basçı NHÖP’le kaydettiği albümler caz eleştirmenlerince göklere çıkarıldı.
(Serhan Yedig / 8 Ocak 2001 / Hürriyet)

Linkler

Kişisel web sayfası
Wikipedia biyografisi

Share.

Leave A Reply

14 + 19 =

error: Content is protected !!