Olga Kern / Depresyondan zirveye

0

Dibe vurmaya çeyrek kala silkinen, hayatıyla birlikte müzikteki kaderini de değiştiren piyanist Olga Kern’den söz edeceğiz size. Kern’in adı 2000’lerin başında Madonna ve Tori Amos’la birlikte genç kızların “örnek kadınlar” listesine girmişti…

 

Müziğinden önce fiziğiyle dünyaya meydan okuyan klasikçiye epeydir rastlamamıştım. Vanessa Mae’nın meşhur ıslak tişörtlü pozundan bu yana iki ya da üç deniz mevsimi geçti. Üçüncü yüzme sezonu yaklaşırken gözlerimiz yollardaydı. Onun kadar olmasa da, cesur adaylar teker teker çıkıyor ortaya.

Piyanist Olga Kern’in Borusan Filarmoni’yle Rahmaninof’un 2. Piyano Konçertosu’nu çalmak üzere İstanbul’a geleceğini öğrenince internete girdim. Gazete arşivlerine göz atacak, Kern hakkında bilgi edinecektim. Google’da, tam 7 bin 700 web sayfasında adından bahsedildiğini gördüm. Şaşırmadım desem yalan olur. Fakat asıl şaşkınlık fotoğraf ararken yaşandı. Ne yalan söyleyeyim, ciddi bakışlı, ağır görünümlü, ihtiyatlı bakışlarla çevreyi süzen bir sima bekliyordum. Ekranda Marilyn bakışlı, omuzundan kaymış şifon bluzuyla kendinden emin bir genç kız beliriverdi. Sayfadaki diğer fotoğrafların ilkinden aşağı kalır tarafı yoktu.

Sonra gazeteleri, konser eleştirilerini bir yana bırakıp Kern’e ithaf edilen web siteleri arasında rastgele sörfe çıktım. Amerikalı Amy Brown’ın “Kahraman Kadınlar Galerisi”ne rastlamam için 50’ye yakın sitenin kapısını açmam gerekti. Adını, sanını daha önce duymadığım 28 yaşındaki bir Rus piyanistin binlerce kilometre ötedeki Amy’nin gözünde nasıl kahramanlaştığını, onu neden etkilediğini merak edip başladım okumaya. Bitirdiğimde Amy’ye hak verdim. Bir “günlük hayat” kahramanıydı Olga Kern. Alıştığımız kahramanlar  gibi müziği ya da memleketi Rusya’yı kurtarmaya kalkmamıştı. Dibe vurduğu, uçurumun eşiğine yaklaştığı anda silkinip kendini kurtarmıştı sadece. Kaderini yeniden çizmişti.

İki yenilgi üst üste geldi

Olga Kern’in öyküsünü “Kahramanlar Galerisi”nden naklen aktarayım, siz de Amy’ye hak vereceksiniz benim gibi.

Olga Pushecnikova müzisyen bir çiftin “harika” çocuğuydu. 7 yaşında piyanonun başına oturdu. İki yıl sonra Rusya’nın ünlü orkestralarının eşliğinde konçerto çalmaya başladı. 17 yaşına geldiğinde Rusya ve Avrupa’nın önemli kentlerinde turnelere çıkan iddialı bir piyanist olmuştu. Repertuarında 15 konçerto vardı. Katıldığı birçok uluslararası yarışmadan ödülle döndü ülkesine. Kalbini bir müzisyene kaptırınca kaderi değişti. Evlendi. Kısa süre sonra hayal kırıklığına dönüştü aşkı. 1997’de, piyano dünyasının olimpiyatı kabul edilen Van Cliburn Yarışması’na katıldığında 22 yaşındaydı. Ön elemeyi bile geçemedi. Moskova’ya döndüğünde neredeyse depresyona girmişti.

Cliburn yenilgisinin üstüne hamile kalınca, eşinin sert tepkisiyle karşılaştı. İşler iyice karışmıştı. Sonunda kararını verdi. Silkinecek ve hayatını yeniden yazacaktı. Boşandı.  Saçlarını sarıya boyatıp görünümünü değiştirdi önce. Soyadını değiştirip annesininkini aldı. Doğumdan sonra hayata daha sıkı sarıldı. 2001’de Olga Kern olarak döndüğü Cliburn’da Rahmaninof’un 3. Piyano Konçertosu’yla birinciliği kazanınca hayatı değişti. Şimdi beş kıtada mekik dokuyan ünlü bir piyanist. Binlerce hayranı var. Adı yerleşik kurallara, kadın olmanın kaderine meydan okuyan pop yıldızlarıyla birlikte anılıyor.
(Serhan Yedig / 15 Şubat 2003 / Aktüel)

Linkler

Biyografisi

Kişisel web sayfası

Share.

Leave A Reply

1 × 1 =

error: Content is protected !!