Şahan Arzruni / Debussy, Gomidas’ın tek eserini dinlemiş bununla bile tarihe geçeceğini söylemişti

0

Şahan Arzruni, İstanbul’da doğmuş, liseden sonra müzik eğitimi için Amerika’ya gitmişti. Askerlik görevini yerine getirmediği için vatandaşlıktan çıkarılan piyanist, doğduğu şehre 11 yıl gelememişti. 1990’lardan sonra Türk orkestralarıyla konserler vermeye başlayan müzikçi günümüzün önemli Gomidas yorumcuları arasında. 1969’da yayımladığı albüm bugün hâlâ plakçıların raflarında. 16 Aralık’ta Türkiye’de Gomidas’ı anmak üzere ilk kez düzenlenecek konserin hazırlığında Arzruni de önemli bir rol oynadı. 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın katkısıyla düzenlenen “Bu Toprağın Şarkıları” başlıklı konserde piyanosuyla Gomidas’ın derlediği eserleri seslendirecek, üç şancıya eşlik edecek. Arzruni “Bu konser iki toplumun yakınlaşmasına, İstanbulluların unuttukları bir aydınlarını hatırlamalarına vesile olacak” diyor.

Fotograf: Jack Vartoogian

Klasik müzik eğitimi sırasında öğrencilerin diğer müzik türleriyle ilgilenmesi istenmez. Gomidas’ın müziğiyle yolunuz ne zaman kesişti, ne kadar zamandır icra ediyorsunuz?
– Teyzem Sirvart Karamanuk, Klasik Batı Müziği bestecisi ve piyanistti. Lazar Levy ve Ferdi Statzer’in öğrencisiydi. Onun teşvikiyle piyanoya başladım, lisede bir yandan da İstanbul Belediyesi Konservatuvarı’na devam ettim. Çevremde Ermeni halk müziği dinlenmez, bu konuda konuşulmazdı. 19 yaşında, Kuruçeşme Kilisesi’nin orgculuğuna başladığımda Gomidas’ın dini eserleriyle tanıştım. Bu kilisenin korosunu da 1910’da Gomidas kurmuştu. 21 yaşında Türkiye’den ayrılana kadar, her pazar orgla Gomidas’ın eserlerini seslendirdim, fakat halk müziği çalışmalarını bilmiyordum. Bilsem de ilgilenmezdim, çünkü benim için Batı Müziği, halk müziğinden üstündü. Hayalim Mozart, Schubert çalmaktı. Juilliard’da okurken etnik müziğin ne kadar önemli olduğunu fark ettim.

Çinli kadın sordu: Sen salak mısın?

Peki Gomidas’ın derlemelerini ne zaman fark ettiniz?
– 1968’de Juilliard’ın piyano bölümünden mezun oldum, konserlere başladım. Beethoven, Brahms, Mozart çalıyordum. Dikkat çekmek için farklı bir açı bulmalıydım. Üniversitedeki oda arkadaşım Çinliydi. Onun yardımıyla çağdaş Çin müziğiyle tanıştım. Başkan Nixon o günlerde Çin’e gitmişti, ABD’de bu ülkenin kültürüne karşı ilgi oluştu. 1972’de arkadaşımın gönderdiği notalarla Çin müziği üzerine uzmanlaşmaya yöneldim. Doktora tezi hazırladım. Amerika’da çağdaş Çin müziğinin en önemli yorumcularından birine dönüştüm. Kendimi geliştirmem için yardıma ihtiyacım vardı. ABD’de yaşayan Çin toplumunun önemli liderlerinden bir hanımın ismini verdiler. Görüşmeye gittiğimde “Siz Çinli’ye pek benzemiyorsunuz” dedi. Özgeçmişimi, kökenimi sordu. “Ermeni müziği gibi bilinmeyen, ilginç bir müzik dururken Çin müziğiyle neden uğraşıyorsun, sen salak mısın” demesi bir anda gözümü açtı. Araştırmaya başladım. Sadece Haçaturyan’ın eserlerini biliyordum. Ben çağdaş Ermeni müziğini bilmiyorsam, Amerikalı Ermeniler de bilmiyor olmalıydı. Konferans gibi konserler düzenlemek üzere ABD’nin en büyük Ermeni sivil toplum örgütlerinden Armenian General Benevolent Union’a başvurdum. 1975’te Ermeni piyano müziği üzerine konserlere  başladım, uzun yıllar sürdürdüm. Aynı yıl ilk kez Ermenistan’a gidip, arşivlerde çalışmaya başladım.
1969’da ABD’de Gomidas’ın eserlerinden oluşan iki plaklık bir albüm yayımlamıştınız, bunlar hep Klasik Batı Müziği formundaki eserler miydi?
– Doğumunun 100’üncü yıldönümü nedeniyle özel bir albüm hazırlanacaktı. Yardım istediler. O zaman henüz halk müziğiyle pek ilgilenmiyordum. New York’ta öğrenciydim. Tek tanıdığım, beni evladı gibi benimseyen Gomidas Korosu’nun İstanbullu şefi Onnik Hepşen’di. Hafta sonunda evine götürür, arşivinden müzikler dinletirdi. Plak gündeme geldiğinde onun arşivinde Gomidas’ın Klasik Batı Müziği formundaki eserlerini keşfettim. Gomidas, Ermeni halk müziğinin zenginliğini İstanbul’da yaşayan burnu büyük, şehirli Ermenilere tanıtmak için 80 ezgiyi piyano ve şan için uyarlamıştı. Ayrıca halk ezgilerinden oluşan, armoni anlayışını kullanmadığı 68 eser yazmıştı. Bunların yanı sıra koro eserleri ve şarkılarından iki plaklık bir seçki hazırladık.

Mendelssohn hata yapar, türküler asla

Gomidas’ın derlemelerinin, eserlerinin büyük bölümünün kaybolduğu biliniyor. Geriye ne kaldı?
– Gomidas’ın müzik tarihi açısından önemi, Anadolu’daki ilk derlemeleri yapması, bunları inceleyip bilimsel süzgeçten geçirmesi, sadece otantik olanları kayda alması. İlk derlemesini 12 yaşında, okul arkadaşının köyüne gittiğinde annesinden duyduğu türküyü kayda geçirerek yaptığını biliyoruz. Zor koşullarda çalışmış. Örneğin çocuğunu emzirirken ninni söyleyen annenin yanına yaklaştığında, türkü söylenen harman yerine gittiğinde halk “notacı papaz geldi” deyip susuyormuş. Samanların, çalıların arasına saklanmış, kapıların ardından kadınları dinlemiş, hatta ağaca bile tırmanmış gizlice türkü derlemek için. Gomidas beste yapmamış, en ünlü dini eseri Badarak bile eski kaynaklardan derlediği dini ezgilerin, ilahilerin birleştirilmesiyle hazırlanmıştır. Erivan’daki arşivlerde 14 ciltlik bir külliyat var. Bunların 9 cildi türküler. Yaklaşık bin türkü içeriyor. Diğerleri dini eserler. Berlin’de Kürt Müziği üzerine yazdığı tez kayıp. Ancak tezde incelediği 13 türkünün notaları elimizde. Özel arşivlerde de çok sayıda Gomidas yazması olduğunu tahmin ediyorum. Örneğin benim tanıştığım bir hanım, onlarca yazma göstermişti. Bunları satmıyor, araştırma kurumlarına vermiyor.
Türkülerin otantikliğini nasıl saptamış, kayda geçirirken hangi notasyon sistemini kullanmış?
– Türküler en mükemmel prozodi, yani ses ve söz uyumunu bulabileceğiniz eserlerdir. Ünlü besteci Mendelssohn’un bestelerinde birçok prozodi hatası bulursunuz, türkülerde bulamazsınız. Gomidas türkülerin melodileriyle, sözlerini karşılaştırmış. Sözün müziğe uymadığı yerlerde değişiklik yapıldığını saptamış, sonra özgün sözcükleri araştırmış, bulabildiklerini kayda geçirmiş. Bulamadıklarını elemiş. Steno gibi kolay ve hızlı yazıldığı için derlemelerinde Hamparsum notası kullanmış. Sadece piyano ve şan için uyarladığı 80 eserlerde Batı notasyonu görüyoruz. Bu eserlerde Anadolu’nun dem tutma geleneğini geliştiriyor, piyanoyu soprano ya da baritonun seslendirdiği eserde dem tutmak için kullanıyor. Piyanoya süslü, dikkat çekecek, şancıyı gölgeleyecek temalar yazmıyor, kontrpuan kullanmıyor. Sekiz sesli eserde bile bu yaklaşım var. Müzikte izlenimciliğin kurucularından Debussy bu seriden “Anduni”yi dinlemiş. “Sadece bu eseri yazmış olsaydı bile tarihe geçmeyi hak ederdi” demiş.
Sonraki yıllarda Gomidas çalışmalarınız nasıl gelişti, kitaplarda, koleksiyonlarda bilinmeyen Gomidas eserleri keşfettiniz mi?
– 1970’lerden itibaren çalışmalarımı, baskı altındaki üç grubun müziği üzerine yoğunlaştırdım: Çocuklar, kadınlar, Ermeniler. Klasik Batı Müziği’nde ünlü bestecilerin yazdığı çocuk şarkılarının birkaçı biliniyordu. Çocuklar bu eserleri çalamıyor, yetişkin piyanistler ilgilenmiyordu. Ben bestecilerin tüm serilerini kaydetmeye başladım. ABD’nin en bilinen radyolarından  WNYCde uzun yıllar haftalık çocuk şarkıları programı hazırladım. Teyzemin eserleriyle başlayıp, kadın bestecilerin bilinmeyen eserlerini gün ışığına çıkardım, seslendirdim. Bu arada Gomidas ve diğer Ermeni bestecilerinin eserlerini seslendirdiğim konserler verdim. Arşivlerdeki Gomidas yazmalarını inceledim. Doğumundan ölümüne, günlük kronoloji hazırladım. Benden önce çok kapsamlı araştırmalar yapılmıştı. Bu nedenle yeni bir keşfim olmadı. Fakat makalelerini ilk kez İngilizce’ye çevirdim. Tetrakordlar üzerine geliştirdiği kuramını anlattığı, kilise ve halk müziği üzerine düşüncelerini aktardığı 30 makalesi 2001’de yayıma hazırdı. Ermenistan’da yeni makalelerin bulunduğunu öğrenince, bunların gün ışığına çıkmasını bekledim. Son dönemde Türk bestecilerinin eserleri üzerine çalışıyorum.

Şimdi ilgi alanım Türk besteciler

Hangi besteciler, eserler ilgi alanınıza giriyor?
– İstanbul’dan ayrılmadan Hasan Ferit Alnar’ın eserlerini seslendiriyordum. Sonraki yıllarda Yüksel Koptagel’in eserleri repertuvarıma girdi. En son eylülde Akdamar’da düzenlenen ayin vesilesiyle kemancı Sevil Ulucan, bariton Kevork Tavityan’la birlikte konser verdik, Türk ve Ermeni bestecilerin eserlerini seslendirdik.
Bu yıl Akdamar’daki ayin sırasında Van’da siz mi konser vermek istediniz, yoksa talep mi edildi?
– Soyadım Ahtamar’ı yaptıran kralın isminden geliyor. Bu nedenle 2006’da restorasyonu tamamlandığında, açılışta konser vermek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvurdum. Fakat cevap alamadım. Eylüldeki ayin gündeme gelince birkez daha yineledim başvurumu. Bu kez New York’taki konsolosluk kanalıyla cevap geldi. Kilise çok küçük olduğu için Van Üniversitesi’nde konser vermemi talep ettiler. Cihat Aşkın‘la konser vermek istemiştim, programı dolu olduğu için önerdiği Sevil Ulucan ve Tavityan’la Saygun, Alnar, Gomidas, Hovhaness, Srvantsdyans’ın eserlerini seslendirdik. 18 Eylül’deki bu konser Dışişleri Bakanlığı’nın desteğiyle gerçekleşti. Ahtamar’daki ayine de dinleyici olarak katıldım, hayatım boyunca unutamayacağım özel bir olaya tanık oldum. Ardından, New York Konsolosluğu’nun talebi üzerine 7 Ekim’de Cihat Aşkın ve Davityan’la New York’ta konser vermek istedik. Tavityan vize alamadı. Cihat Aşkın‘la ünlü Carnegie Hall’da sahneye çıktık, iki ulusun bestecilerinin eserlerini seslendirdik.
İstanbul konseri sizin fikriniz miydi?
– İki yıl önce Anadolu Kültür’den Osman Kavala bu konserde yer almamı istedi. Programı İstanbul’daki müziksever dostlarımla birlikte oluşturduk. Tüm eserler din dışı müziklerden seçildi. İlk aşamada beş koro ve sekiz solistin sahneye çıkması planlanmıştı. Konser ekimden aralık ayına ertelenince, İstanbul Devlet Operası’ndan konsere katılacak sekiz solistten beşi  yoğun programları nedeniyle kadro dışı kaldı. Bunun üzerine programı zenginleştirmeye karar verdik. Şan ve piyano için uyarlanan eserlerden seçtiklerimizi Ari Edirne, Sevan Şencan ve Kevork Tavityan’la yorumlayacağım. 1924’te Moskova’da kurulan Gomidas Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nün birinci kemancısı Sergei Zakharovich Aslamazyan, Gomidas derlemelerinden yola çıkarak dörtlü için 33 eser bestelemişti. Bunlardan dördünü konserde Cihat Aşkın Ensemble yorumlayacak. Yine Aslamazyan’ın keman ve piyanoya uyarladığı “Turnalar”ı kemancı Sevil Ulucan’la seslendireceğiz. Şevval Sam, Gomidas’ın çocukluğunda Kütahya’da halasından derlediği Türkçe bir türküyü seslendirecek. Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (Kardeş Türküler) ve Aynur da Kürtçe türküler okuyacak. Beş koro ayrı ayrı eserler seslendirdikten sonra kapanışta hep birlikte sahneye çıkacak.

Cihat Aşkın’la konserleri sürdüreceğiz

Gomidas’ın eserlerini pek çok ülkede, farklı müzikçilerle seslendirdiniz. İstanbul’da seslendirmenin sizin açınızdan özel bir önemi var mı?
– Anadolu’da yüzyıllar boyunca birlikte yaşayan Ermeni ve Müslüman toplumları son yüzyılda birbirinden uzaklaştı, yabancılaştı. Ortak değerlerimiz ve müziğin etrafında buluşmak bizi yakınlaştıracak, birbirimizi tanımamızı sağlayacak. Bu açıdan Türkiye ve Ermenistan’da iki ülkenin sanatçıların birlikte vereceği konserlerin önemli etkisinin olacağına inanıyorum. Barışsever politikacıların da işini kolaylaştıracaktır bu çabalar. Gomidas bu toprakların aydınıydı. Sürgüne gitmeden önce İstanbul’da, dönemin sanatçılarıyla yakın ilişki içindeydi. Örneğin şair Mehmet Emin Yurdakul dostuydu, hatta eski konser programlarında şiirlerinden yaptığı bestelere rastlıyoruz. Hatta tehcirden onun sayesinde kurtulduğu söylenir. Bugün tüm önemli Avrupa dillerinde Gomidas hakkında yayımlanmış pek çok kitap bulabilirsiniz. Oysa Türkçe’de tek kitap yayımlanmadı. Bu konser İstanbulluların, unuttukları bir aydınlarını hatırlamalarına vesile olacak.
Bu konser diğer kentlerde, ülkelerde tekrarlanacak mı?
– Şu anda böyle bir proje yok. Ermenistan’da 140’ıncı yaşgünü konserleri yapıldı. Ben önümüzdeki dönemde çocuk şarkıları üzerine yoğunlaşmayı planlıyorum. UNESCO’yla ortak projeler yapacağım. Bunun dışında, Türkiye ve Ermenistan’da Cihat Aşkın’la birlikte, Ermeni ve Türk bestecilerin eserlerinden oluşan konserler vermeyi planlıyoruz.
(Serhan Yedig / 13 Aralık 2010 / Hürriyet)

SEKİZ ALBÜMÜ YAYIMLANDI

Şahan Arzruni (67), üç yaşında piyanoya başladı. İstanbul’da Eseyan ve Getronagan liselerinde okurken, bir yandan da İstanbul Devlet Konservatuvarı’na devam etti. Ayla Erduran, Ayşegül Sarıca gibi solistler yetiştiren Ferdi Statzer’in öğrencisi oldu. 1964’te Gülbekyan bursuyla, Amerika’nın önde gelen eğitim kurumlarından Juilliard Müzik Akademisi’ne kabul edildi. Ardından New York Üniversitesi’nde etnomüzikoloji doktorası yaptı. WNYC ve BBC’de radyo programları hazırladı. Harvard, Columbia gibi üniversitelerde etno müzikoloji alanında toplantılar düzenledi. Beyaz Saray’ın yanı sıra, İngiliz, Danimarka, İsveç saraylarında konserler verdi. Danimarkalı orkestra şefi, piyanist ve komedyen Victor Borge’yle çıktığı şovlarla popüler oldu, ABD’de The Tonight Show, Mike Douglas Show gibi TV programlarına katıldı. Türkiye’de de İDSO ve Borusan Filarmoni’yle konserler verdi. Haçaturyan, Chopin, Gomidas, Hovhaness’in eserlerini seslendirdiği albümlerin yanı sıra Ermeni piyano müziği ve çocuk şarkılarından oluşan sekiz albümü yayımlandı. (www.sahanarzruni.com)

 

KÜTAHYALI SES AVCISI

Türkiye’de 2003 yılına kadar Gomidas sadece müzik araştırmacılarınca tanınıyordu. Heykeli, soykırım anıtı olarak Paris’e dikildiğinde ismi geniş kitlelere maloldu. Vartabed Gomidas, Anadolu’nun yetiştirdiği ilk etnomüzikologdu. 1869’da, Kevork Soğomonyan adıyla Kütahya’da doğdu. Bir yaşına varmadan annesini, 11 yaşında tar sanatçısı olan babasını kaybetti. 12 yaşında Ermenistan’ın Vağarşapat (Ecmiadzin) kentinde ruhban okulunda eğitime başladı. Soğomonyan’a burada 7’inci yüzyıl ozanı, ilahi bestecisi Katolikos Gomidas’ın ismi verildi. Okulun ilk yılında, konuk olarak gittiği köyde arkadaşının annesinin söylediği türküyü not alarak başladı derlemelerine. Sonraki yıllarda Anadolu’yu adım adım dolaşıp, Ermenice, Türkçe, Kürtçe, Farsça ezgiler derledi. Tiflis’te müzik eğitimi aldığı dönemde besteci Magar Yegmalyan’dan etkilendi. Bir hayırseverin desteğiyle Berlin Üniversitesi’ne gönderildi. Prof. Richard Schmidt’ten piyano, kompozisyon, org dersleri aldı. Felsefe, estetik derslerine girdi. Müzikolog olarak Vağarşapat’a döndü. Derlemelerini sürdürdü, tenor Armeneg Şahmuradyan’la bir albüm hazırladı. Berlin, Paris, Venedik, Lozan, Kahire’de konserler verdi. 1910’da İstanbul’da yerleşti. Türk Ocağı’nda müzik dersleri verdi. Öğrencilerinden Edgar Manas, sonraki yıllarda İstiklal Marşı’nın orkestra düzenlemesini yapacaktı. Gomidas, 24 Nisan 1915’te 235 Ermeni aydınıyla tutuklanıp, Ayaş’a gönderildi. Evi, arşivi talan edildi. Dostlarının araya girmesiyle serbest bırakılsa da yaşadığı travmanın etkisinden kurtulamadı. İstanbul’daki La Paix Hastanesi hastalığına çözüm bulamayınca Paris’e gönderildi. 1935’te ölene kadar ne piyano çaldı ne de beste yaptı, hastanede, çevresiyle iletişim kurmadan yaşadı.

Linkler

Şahan Arzruni’nin kişisel web sayfası

Gomidas’ın biyografisi

Share.

Leave A Reply

twenty − one =

error: Content is protected !!