Ken Ishiwata / Ses filozofu, HI-FI gurusu

0

Japon elektronik mühendisi Ken İshiwata, mükemmel ses üreten amfi, teyp, CD çalar, radyo ve hoperlorların dünyasında (HI-FI) bir ses dahisi, dahası Ses Filozofu olarak tanınıyor. Astronomik fiyatların geçerli olduğu HI-FI dünyasında yıllardır akıntıya karşı kürek çekiyor. “Bence gerçek başarı mükemmel sesi, el yakmayacak fiyatlarda sunmak” diyen İshiwata’nın özel tasarımı olan ürünler ‘Kİ’ imzasıyla üretiliyor. 2000 Şubatı’nda yolu İstanbul’a düşmüştü. Teybin, CD çaların “duygulu ve karakter sahibi olanını” seven İshiwata ile HI-FI çılgınlıklarını konuştuk.

Bir röportajda herkesin HI-FI teknolojisini sorduğunu, müzik ve fotoğraf başta olmak üzere sanatın birçok dalıyla, kadınlarla da ilgilendiğinizi söylüyorsunuz. Biz de kadınlarla başlayalım. İtaatkar, özverili, mahçup Japon kadınlarından sonra Avrupalılar’la başa çıkmak zor oldu mu?
– Özveri, uyum, itaat Japonların toplumsal özelliği. Toplumsal başarıya endeksli hayat. Bunun bireye de mutluluk getireceği düşünülüyor. Bu felsefenin şekillendirdiği Japon kadını geçmişte söylediğiniz gibiydi. Genç kuşak çok farklı: Bağımsız, hedefini biliyor, kararlı. 1968’de, 22 yaşında İsviçre’de yaşamaya başladığımda Batılı kadınların çok farklı olduğunu gördüm.
Batılı kadınların sizi en çok şaşırtan özelliği neydi?
– Fransa’da tanıştığım bir hanımın duygularını hiç konuşmadan, mimikleriyle, davranışlarıyla ifade etmesi beni büyülemişti. Ama artık Fransızlar da değişti.

Otomobil tutkunu erkekler nedense araçları kadınlarla kıyaslamayı çok sever.Otomobil tutkunu erkekler nedense araçları kadınlarla kıyaslamayı çok sever. Sizce kadınlar ve HI-FI ekipmanlar arasında bir benzerlik var mı?

– Kadınlarda güzelliğin kaynağı bakımdır. HI-FI üreticileri de ürünlerinin güzelliğini her zaman koruması gerektiğini unutmamalı.  1960’larda bir Fransız beni evine davet etmiş, Cyrl London’ı dinletmişti. Büyülendiğimi söyleyince, sen pikaba bak, dedi. Maranz’mış. Günün birinde bu firmada çalışacağım aklıma bile gelmezdi.

Radyo, teyp dediğin karakter sahibi olmalı!

Radyo, teyp, amfi gibi cihazlardan söz ederken siz, karakter, duygu, hassasiyet gibi insana özgü kavramlarla anlatıyorsunuz. Neden?
– Herkesin müzik beğenisi farklıdır. Ama tercihleriyle anıları arasında mutlaka duygusal bir ilişki vardır. CD’ler besteci, yorumcu ve teknisyenin büyük emeği sonucu ortaya çıkar. Yüzlerce ayrıntı üzerinde uzun uzun düşünülmüştür. Biz ise bunu en doğal şekliyle dinleyiciye ulaştırmakla görevliyiz. Bunu kişilik sahibi HI-FI ekipmanlar yapabilir. Günümüzde teknoloji mükemmelliyete koşuyor. Önemli olan müziğe enerjiyi taşıyan gençliğe bu ürünleri ödeyebilecekleri fiyatta sunmak.
İmzanızı taşıyan Marantz Kİ serisi için ne söyleyebiliriz?
– Bir ekipman binlerce farklı parçadan meydana gelir. Herbirinin karakteri vardır. Bunları uyum içinde birleştirmek, dengelemek, sesi en doğal haliyle sunacak şekle getirmek önemlidir..
Avaz avaz kötü müzikleri, çevremizdekilerin yüksek sesle konuşmasını rüzgar sesine çevirecek kulaklıklar da yapılabilecek mi bir gün?
– Aslında kulaklarımızın, göz kapakları gibi gürültüyü uzaklaştıran doğal bir sistemi var. Bir süre sonra alışıyor, eskisi kadar rahatsız olmaz oluyorsunuz. Ama söylediğiniz tür kulaklıkların da yapılacağına eminim.
Mükemmel bir LP ve CD arşiviniz olmalı.
– Yaklaşık sekiz bin plak ve bir o kadar da CD’den oluşan müzik arşivim var. Çok sevdiğim plakların bazılarını üç tane aldım. Klasiğin dışında, gençlerin sevdiği her tür müziği dinlerim. Tekno, rap… Heavy Metal hariç. Şovlarda dinleyicinin tercih ettiği müziği çalarım.
İddialı bir seti denemeniz istense hangi eseri seçerdiniz.
– Önce Şostakoviç’in 8. Senfonisi’ni, B. Haitnik Concert Gebouw yorumundan dinlerim. Orkestradaki derinlik duygusuna, sesin yüksek ve alçak noktalarına bakarım. Sonra Patricia Haas’ın sesinde duyguyu ölçerim. Ardından bir fussion albümü olan ‘Four play’i dinlerim.
CD’den sonra en önemli buluş neydi sizce?
– DSD sistemiyle üretilen süperaudio CD teknolojisi sesin dinamiğini mükemmelleştiren, doğallığını arttıran harika bir buluş. Henüz çok yeni.
Önümüzdeki 10 yılda Hi Fi ile ilgili beklentileriniz nedir?
– İnsanların gereksinimi olmayan birçok format üretilip piyasaya sürülüyor bugünlerde. Bunun gereksiz olduğunu düşünüyorum. Geleceği kablolu yayınlar belirleyecek. Televizyonlarımız birer bilgisayara dönüşecek ve her türlü gereksinim için tüm dünyayla iletişim kurmamızı sağlayacak. Hi Fi de bu parelelde gelişecek.

Müzikseverin böylesi

Daha gevrek ses elde etmek için CD’lerini buzlukta saklayan bir HI-FI çılgınına rastlamıştım. Herhalde çok daha gariplerine rastlamışsınızdır…
– Evinde mükemmel ekipmanlar olan çok çok zengin bir Hong Kong’lu işadamı tanıyorum. Hoperlorları için yeni çıkan onlarca bağlantı kablosunu denemiş, birini seçmiş. Sonra Ferrari’sindeki tüm kabloları da söktürüp, aynı marka kabloyla değiştirtmiş. “Harika oldu” diyordu. Bir İngiliz dostum, setinin üzerine kavanoz içinde koyduğu kutsal suyu gösterip bununla odayı nötralize ettiğini mükemmel ses elde ettiğini söylemişti. Muziplik yapıp, o görmeden suyu saksıya döktüm. Sürahiden yine doldurdum. Hâlâ hayatından çok memnun.

Watt kalite değildir

Gençler setin kalitesini genellikle gücüyle ölçüyor. Bunun doğru olmadığını anlatmayı başarabiliyor musunuz?
– Prospektüslerdeki sayılar çok yanıltıcı olabilir. Müzikte dinamik önemlidir. 4 ohm’dan 8 ohm’a teorik olarak setin gücü ikiye katlanması gerekir. Ama piyasadaki birçok 4 ohm ekipmanın 100 watt gücü olduğu yazıyor kağıtta. Ben 8 ohmluk sistemle 40 wattlık ses üretiyorum sistemimde. Dinlediklerinde bu kadar kaliteli sesin bu kadar düşük rakamlarda çıkmasına inanamıyorlar. Kaliteyi farketmenin tek yolu dinlemek. Yaptığım şovlara bazen yüzlerce kişi katılıyor, duyup ikna oluyorlar.
(Serhan Yedig / 6 Şubat 2000 / Hürriyet)

Share.

Leave A Reply

12 + 20 =

error: Content is protected !!