Beste Gürkey / Koma ses çalabileceğim vibrafon yapmak istiyorum

0

2017 Temmuzu’nda Portekiz’deki Uluslararası Paços Premium Yarışması’nda birinci olan, ocak ayında İngiltere’deki Purcell Müzik Okulu’na burslu kabul edilen perküsyoncu Beste Gürkey 15 yaşına basıyor. Beste bir yaşında perküsyoncu ebeveynleri Ergin – Şirin Gürkey’in enstrümanlarıyla oynamaya başlamıştı. Altı yaşından bu yana İÜ. Devlet Konservatuvarı Perküsyon Bölümü’nde öğrenci. “Hedefim solist vibrafon ve marimbacı olmak, klasik müzik eğitiminde İngiltere’den sonra ABD’ye gitmeyi hayal ediyorum” diyor.

 

Konservatuvarda zaman zaman “iyi ki piyano, keman öğrencisi değilim” dediğiniz oluyor mu?
– Yan enstrüman olarak haftada bir saat piyano dersi alıyorum. Fakat keman ya da piyano öğrencisi olmadığım için çok mutluyum. Yeryüzünde yüz binlerce kemancı, piyanist var. Kadın perküsyoncu çok az…
Yurtdışında katıldığınız yarışmalarda en güçlü rakipleriniz hangi ülkelerden; hangi ülkeler perküsyon eğitiminde öne geçmiş durumda; Türkiye’deki konservatuvar eğitiminin eksikliklerini hissediyor musunuz?
– Polonya’dan çok başarılı gençler geliyor yarışmalara. Japon, Fransız perküsyoncuların düzeyleri de çok yüksek. Türkiye’deki en büyük eksikliğimiz enstrüman. Konservatuvarda 1940’larda satın alınmış, babamın öğrencilik yıllarından kalan vibrafonla çalışıyoruz. Tuşları o kadar küçük ki David Friedman okulumuza ustalık sınıfı çalışması için geldiğinde maletiyle her dokunuşunda iki tuştan birden ses geliyordu. Bir türlü istediği gibi çalamadı ve gülmeye başladı. Marimbamız 4 oktav. Yurtdışında katıldığım ilk yarışmalarda önüme 5,5 oktavlık enstrüman koyduklarında zorlanmıştım, çünkü hiç yeni enstrümanla çalışmamıştım. Bir başka sorun müfredattaki repertuvarın eskiliği. Oysa çağdaş repertuvarda öğrencilerin gelişmesini sağlayacak çok sayıda eser var. Yeni eserleri bilmek uluslararası yarışmalarda da avantaj sağlıyor: 2015’te İtalya’daki uluslararası perküsyon yarışmasına Emmanuel Sejourne’nün eserini hazırlayıp gitmiştim. Bestecinin jüri üyeleri arasında olduğunu gördüm. Sanıyorum eserini seslendirmemin getirdiği sempatiyle yarışmadan sonra birlikte çalışma fırsatı buldum. Sonrasında neredeyse dost olduk.

Enstrümanlarımı aile
dayanışmasıyla aldık

Enstrüman konusunda alternatif yaratabildiniz mi?
– 2013’te Yamaha’nın yarışmasını kazandıktan sonra ricamız üzerine gold serisinden vibrafonu indirimli alabildik. Bu enstrümanların Türkiye’deki fiyatı 100 bin TL’yi buluyor. Biri dört, diğeri beş oktavlık iki marimbamı ise geniş aile dayanışması sayesinde alabildik. Yani her öğrencinin sahip olabileceği türden enstrümanlar değil bunlar. Bu nedenle konservatuvarlarda güncel standartlara uygun enstrüman bulundurulmalı.
Müziğin en mucit solistleri perküsyonculardan çıkar, siz de gelecekte kendi enstrümanınızı yapmayı hayal ediyor musunuz?
– Evet, hayalim koma sesleri çıkarabileceğim, daha büyük tuşlar kullanılan bir vibrafon yapmak.
Anne ve babanızın dışında hangi perküsyoncuları örnek alıyorsunuz, hangi özellikleri size cazip geliyor?
– David Friedman cazdaki üslubuyla beni etkiledi. Son yıllarda yılda en az bir kez konserlerde, atölye çalışmalarında bir araya geliyoruz, neredeyse akraba gibi olduk. Sohbetlerinden çok şey öğreniyorum. Fransız vibrafoncu, besteci Emmanuel Sejourne’den kontrbas arşesiyle çalmayı öğrendim. Danimarkalı besteci ve perküsyoncu Kai Stensgaard dünyada altı maletle çalan nadir vibrafonculardan. Onunla yaptığım ustalık sınıfı çalışmasında bu tekniği öğrendim… Alman perküsyoncu Peter Sadlo’nun nüansları vurgulayarak çalması beni çok etkiledi. Nürnberg’deki ustalık sınıfında dört gün birlikte çalıştım, ardından ne yazık ki vefat etti.
Klasik, Latin ve etnik vurma çalgıları size aynı oranda cazip geliyor mu, gelecekte belirli bir alanda uzmanlaşmayı hedefliyor musunuz?
– Ana enstrümanım melodi yaratan perküsyonlar: marimba ve vibrafon. Yarışmalardaki birincilikleri de bunlarla alıyorum. Konservatuvarda timpani ve trampet de öğreniyorum. Babamın uzmanlaştığı Latin perküsyonları çok cazip geliyor. Örneğin kongo… Evdeki stüdyosunda zaman zaman Latin perküsyonlarıyla çalışıyorum. Gelecekte vibrafonda uzmanlaşmayı, klasik müzikte solist olmayı hedefliyorum.
Caz ya da babanızın repertuvarındaki etnik müzikler ilginizi çekmiyor mu?
– Önceliğim klasik müzik. David Friedman caz da çalabileceğimi, bu alanda konservatuvar eğitimi alabileceğimi söyledi. Bazı denemelerim oldu. Belki gelecekte cazı da düşünebilirim.

İki yıl önce ilk bestemi yaptım

Doğaçlamaya ilginiz ne düzeyde, kendinizi geliştirmeye çalışıyor musunuz?
– Emprovizasyonda pek iyi olduğum söylenemez. Buna karşın klasik alanında küçük bir beste yaptım. İki yıl önce Kai Stensgaard’dan altı maletle çalmayı öğrendiğim günün akşamında, kendi kendime çalışırken gelen melodilerle ortaya çıkmıştı. Meriç Soylu’nun vefatı üzerine ona ithaf ettiğim bu besteyi İş Sanat’ta seslendirmiştim. Gelecek yıl başlayacağım Purcell Müzik Okulu’nda vibrafon, marimba ve baterinin yanı sıra kompozisyon ve müzik teorisi dersi alacağım.
Gelecekte kompozisyona yönelme ihtimaliniz var mı?
– Tabii, neden olmasın? Perküsyon için çok az eser yazılıyor. Uluslararası yarışmalarda jüri üyeleri hep Türk bestecilerin eserlerini soruyor. Türk bestecilerin perküsyon eserini seslendirmemi istiyor. Fakat eser yazan pek yok. Keman ve piyanoyu tercih ediyorlar. Jüri istediğinde babamın bestelerini çalıyorum. Gelecekte kendi bestelerimi de çalmak isterim.
Farklı ülkelerin perküsyon geleneklerini inceleme fırsatınız oldu mu, hangileri size yakın geliyor?
– Babamın geniş plak ve enstrüman arşivi var. Bu sayede merak ettiklerimi öğrenebiliyorum. İlk merak ettiğim Afrika’nın polyritmleri ve enstrümanlarıydı. Özellikle Senegal’dan cemba (djembe) ilgimi çekti. Sonra Nijerya’dan udu davulunu inceledim. Ardından Küba müziği ve enstrümanlarını merak etmeye başladım.
Konser repertuvarınızda şu anda kaç eser var?
– Emmanuel Sejourne’ün iki, Eugene Levitas ve Kai Stensgaard’ın birer konçertosunun yanı sıra solo vibrafon ya da marimba için 20 civarında eser var repertuvarımda. Ayrıca babamın iki eseri…
Yeni öğrendiğiniz eserler?
– Orkestra önünde solo çalacağım yeni eserler araştırmayı sürdürüyorum. Eric Sammut’un “Sugaria” adlı marimba konçertosunu, Gary Burton’ın solo vibrafon için “Chega De Saudade / No More Blues“ adlı caz türündeki eserini, Piazzolla’nın Eric Sammut’a uyarladığı “Liber Tango”sunu öğreniyorum.

Perküsyon dünyasını
internetten izliyorum

Kendinizi geliştirtirme konusunda internetten nasıl yararlanıyorsunuz?
– Sosyal medyada uluslararası perküsyon gruplarına üyeyim. Yazışmaları izleyip yeni gelişmelerden haberdar oluyorum. Ayrıca yurtdışındaki yarışmalarda tanıştığım, arkadaş olduğum perküsyoncularla ilişkim internet üstünden sürüyor. Birbirimize yeni eserler gönderiyoruz, repertuvarlarımız karşılıklı gelişiyor. Facebook sayfamı bu açıdan aktif olarak kullanıyorum.
İlk katıldığınız uluslararası yarışma hangisiydi, ilk deneyim yurtdışında ne gibi yeni kapılar açtı?
– 2015’te İtalya’da Montebello Uluslararası Perküsyon Yarışması’na vibrafon kategorisinde katıldım. İlk deneyimimdi, iddialı değildim. Vibrafonda birinci, ilk iki ödülün verilmediği marimba dalında üçüncü oldum. Daha önce eserine çalıştığım Emmanuel Sejourne’yle karşılaşmak, onunla ustalık sınıfında çalışma fırsatı kazanmak sevindiriciydi. Türkiye’de daha önce çalınmamış eserler, daha önce görmediğim teknikler üzerine çalıştık. Yeni bir arşe tekniği öğrendim, gam konusunda pozisyon çalışmaları yaptık. Bu tanışma bana çalışma motivasyonu kazandırdı. Sonraki yarışmalarda kazandığım ödüller öğretmenler ve jüri üyeleri arasında tanınmamı sağladı. Ayrıca farklı ülkelerden pek çok perküsyoncu arkadaş edindim.
Bugüne kadar sizi en zorlayan yarışma hangisiydi?
– Son katıldığım yarışma… Geçen temmuzda Portekiz’in Porto şehrinde 11. Paços Premium Perküsyon Festivali kapsamında düzenlenmişti. Konservatuvardan sekiz arkadaşımla katıldık. Vibrafonda yarıştım, fakat zorunlu eserlerde marimba, timpani ve trampet çalmam gerekti. Çok fazla yarışmacı vardı. Zorlanmakla birlikte vibrafonda birinciliği kazandım.
Galiba albüm teklifi almışsınız, hangi aşamada?
– Evet, uluslararası bir firmanın Türkiye bölümünden albüm teklifi geldi. Fakat benim için erken sanıyorum. Şansımı iyi kullanmak isterim. Belki babamla bir albüm kaydederiz.
Ergin Gürkey’le ortak repertuvarınızda hangi eserler var?
– Bugüne kadar 10 civarında konser verdik. Sonuncusu Zorlu Center’daydı. Repertuvarımız babamın bestelerinden oluşuyor.
Birkaç ay önce Almanya’da Müll drum projesine katılmıştınız, bu çalışmaya nasıl dahil oldunuz?
– Alman Dışişleri Bakanlığı desteğiyle Türk-Alman Eğitim Köprüsü girişimi kapsamında Müll drum projesi hazırlanmıştı. Amaç Türk ve Alman gençleri müzikte buluşturmak. Köln Radyosu’nda çalışan gazeteci Tuğba Tunçak benim çalışmalarıma internette rastlamış. Essen Belediyesi’nin projeyi yürüten birimine önermiş. Bana ulaştılar, babam projenin Türkiye bölümünün yöneticisi oldu. 17 Aralık’ta 10 perküsyoncu arkadaşımla Essen’e gittik. 10 Alman gençle konser repertuvarı hazırladık. Birlikte konserler verdik. Ayrıca ben de solo konser yaptım.
Önümüzdeki birkaç yıla yönelik hedefleriniz neler, örneğin hangi yarışmalara katılmayı planlıyorsunuz?
– Mart sonunda St Petersburg’da şehir üniversitesi ve kültür bakanlığı 2. Drum Time Perküsyon Yarışması ve Festivali’ni düzenliyor. Marimba ve vibrafonda yarışacağım. Emmanuel Sejourne’nün jüride olması beni heyecanlandırıyor. Nisanda İngiltere’de düzenlenecek Southern Perküsyon Yarışması’na katılacağım. Çalacağım eserin bestecisi Nebojsa Zivkoviç de jüride olacak. Bu yıl Pera Festivali ilk uluslararası perküsyon yarışmamızı düzenliyor. Ben de katılacağım. Temmuzda İngiltere’de Southern Perküsyon Festivali ve yarışmasına katılacağım. Ardından Purcell’da eğitimime devam edeceğim. Şimdilik ileriye dönük planlarım bunlar. Bir de repertuvarın genişlemesi için elimden geleni yapacağım. Vibrafon için eser yazmamış bestecilerle tanıştığımda onlardan eser yazmalarını rica ediyorum. Örneğin Fazıl Say’dan rica ettim. Solo enstrüman için yazmadığını, daha çok oda müziği çalışmasıyla ilgilendiğini söyledi. Yine de benim umudum kırılmadı…
Konserler?
– Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında toplam 91 konser verdim. Teklif geldikçe konserleri sürdüreceğim.

İlk oyuncağım üçgen zildi

İlk oyuncağım babamın atölyesindeki üçgen zildi. Daha sonra ksilofon çalmaya başladım. Babamın konserlerinde tabureye çıkıp ksilofon çalardım. Bir ara keman çalmayı da denedim. Altı yaşında İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda yarım zamanlı perküsyon eğitimine başladım. Babam öğretmenlerimin arasındaydı. Annem Şirin Gürkey de perküsyoncu. Uzmanlık alanı Latin vurmalılar. Fakat sadece öğretmenlik yapıyor. Babamı evde çalışırken, konserlerde sürekli izliyorum. Kullandığı teknikleri gözlemle öğreniyorum. Bu nedenle daha çok babamdan etkilendiğimi söyleyebilirim.

Köpeğim yarışmanın ödülü

Evelyn Glennie ile konser sonrası kuliste

Müzik dışında zamanımı köpeğime ayırıyorum. Aslında annem ve babam evde hayvan beslememi istemiyordu. Benim en büyük arzum köpekti. İtalya’ya ilk yarışmaya giderken babama ”birinci olduğumda ödül olarak köpek alır mısın” diye sormuştum. Sanıyorum birinciliği beklemiyordu. Kabul etti. Birinci olduğumda hayvan barınağına gittik, King Charles türü köpeğimi aldık. İsmini yarışmanın yapıldığı şehirden esinlenerek Pavia koydum. Üç yıldır bizimle. Çok mutluyum. Geçmişte tenis oynuyordum, üç yıl önce bileğimi sakatlama riski nedeniyle bıraktım. Fırsat buldukça ata binerim. Ailece koyu Beşiktaşlıyız, futbol karşılaşması izlemesini severim.

Arp, flüt, kontrbas tınısı bana çok cazip geliyor

Konservatuvara başlamadan önce kemanı denemiştim, sevmedim. Şu anda branş enstrümanlarım marimba, vibrafon, timpani, trampet, bateri, ksilofon ve aksesuvar davullar. Konservatuvardaki yan enstrümanım piyano. Orkestra çalgıları arasında bana cazip gelenleri zaman içinde inceleme fırsatı buldum. En azından ses çıkarmayı denedim. En merak ettiğim arp ve flüttü. Arp çalmayı çok sevdim. Sonra korno, trombon, klarneti denedim. En sevdiklerim arp, flüt ve kontrbas. Yakın gelecekte çalmayı öğrenmek istediğim enstrüman ise metalden yapılan, şekli UFO’ya benzeyen handdrum.

İBRAHİM YAZICI (*)
Yaşını öğrendiğinde şaşırdım

Vurmalı sazlarda bu kadar erken yaşta parlayan müzikçiyle ilk kez konser yaptım. 14 yaşında olduğunu öğrendiğimde şaşırdım. Yaşıtı perküsyoncular genellikle bateri gibi enstrümanları tercih eder. Beste’nin müzikalitesi kadar sahnedeki rahatlığı, enstrümanıyla bütünleşmesi, çıkarttığı renkler, içten tavrı dikkat çekici. Sahne sempatisine sahip. Kendisini dinletmeyi başarıyor. Buna karşın çocuk şımarıklığından, yapaylıktan eser yok.
(*) Şef İbrahim Yazıcı, 15 Ocak’ta Çağdaş Eğitim Vakfı bursiyerlerinin İstanbul’da verdiği “Genç Yetenekler” konserinde orkestrayı yönetmişti. Beste Gürkey konserin solistleri arasındaydı.

CİHAT AŞKIN
Türk gençlerine örnek teşkil ediyor

Beste aileden müzikçi. Babası Ergin Gürkey, çalışkan bir perküsyoncu. Farklı illerde düzenlediği atölye çalışmalarıyla perküsyonu Okay Temiz’den sonra Türkiye’ye sevdiren kişidir. Türkiye’de müzik eğitimi almak isteyen çocuklar öncelikle keman, piyanoya yöneliyor. Perküsyonu tercih eden çok nadir. Dolayısıyla erken yaşta uluslar arası kariyer yapan sanatçı da çıkmamıştı. Beste bu açıdan Türk gençlerine örnek teşkil ediyor. Sorumluluk duygusuyla çalışıyor, küçük yaşta uluslararası standartları yakalamayı başardı. Bu nedenle Çağdaş Eğitim Vakfı tarafından destekleniyor. Bir başka ilginç özelliği besteciliği; yazdığı “Kebelek” isimli eseri çok beğendim. Bahtının açık olmasını diliyorum.

(Serhan Yedig / Mayıs 2018 / Opus Dergisi)

Share.

Leave A Reply

fifteen − nine =

error: Content is protected !!