Bujor Hoinic / Şehit cenazesi görmeye daha fazla dayanamadım, üç senfonik ağıt yazdım

0

Ankara Devlet Operası’nın Rumen orkestra şefi Bujor Hoinic, 1984’ten bu yana Türkiye’de yaşıyor. Bilkent Üniversitesi’nde kompozisyon dersleri veriyor. Bugüne kadar senfoni, konçerto, oda müziği türünde pek çok eser yazan Hoinic, ilk kez geçen yıl, yaz aylarında sosyal temalı bir eser besteledi. “Haberlerde gördüğüm şehit cenazeleri ruhumda kanayan bir yaraya dönüşmüştü. 1,5 ayda Şehitler Anısına Üç Ağıt’ı besteledim, çekmeceme koydum ve ruhum rahat etti. Bugüne kadar seslendirilmemiş olması hiç önemli değil” diyor.

 

30 Kasım’da Radyo 3’te yayımlanan “Acapella Günlüğü” programında “Şehitler Anısına Üç Ağıt”ı anlatırken “Uzun yıllar Türkiye’de yaşadım, galiba ben de Türkleşmeye başladım” diyordu Bujor Hoinic.                                                                        Eseri 2008 yazında soprano ve senfoni orkestrası için besteleyip çekmecesine koymuştu. Bir yıl sonra, TRT yapımcısı Gül Karaman’ın ricası üzerine yeniden ele almış, eşliksiz koroya uyarlamıştı. Ardından TRT Çoksesli Korosu’yla seslendirip, kaydetmişti. Müzikseverler                                 eserin varlığından ilk kez bu program sayesinde haberdar oldu.

Şehit haberinden sonra eğlence olur mu?

“Benim için bestelenmesi önemliydi, orijinal haliyle seslendirilmesi için çaba harcamadım. Çünkü herkes neşeli şeyler dinlemek istiyor. Ağıtla kim ilgilenir ki” diyor Hoinic telefonda eserini anlatırken. Karadeniz Rapsodisi adlı senfonik eserini seslendirmek üzere gittiği Samsun’da buluyoruz Hoinic’i. Yeni kurulan Samsun Devlet Operası Orkestrası’yla o akşam Ordu’da konser verecek. “Biliyor musunuz ben bu duyarsızlığı anlayamıyorum” diye sürdürüyor konuşmasını.

“Şehit haberlerinden sonra radyolar, televizyonlar nasıl eğlence programı yayımlar. Bu programlarda nasıl göbek atılır. Nasıl olur, Türk besteciler bu acılardan etkilenmez, eser bestelemez… Bana çok ağır geliyor şehit cenazeleriyle ilgili haberleri izlemek, duygusal olarak örseleniyorum. Yıllarca birikti bu acı. Nihayet geçen yaz senfonik bir ağıt bestelemeye karar verdim.”

Bujor Hoinic, 1972’den bu yana konçerto, bale müziği, oda müziği alanında 25 yapıt, hatta bir senfoni besteledi. Ancak daha önce sosyal temalı müzik yazmamıştı hiç. Senfonik ağıtı Zeki Çakar’ın “Acı Haber”, “Asker Türküsü” ve “Şehit Annesi” şiirlerinden yola çıkarak besteledi. Solist olarak sadece soprano kullanmayı tercih etti. “Gustav Mahler’in Ölü Çocuklar İçin Şarkı, Henryk Gorecki’nin Nazizmin kurbanları için bestelediği Acılı Şarkılar Senfonisi’ndeki etkiyi yakalamak için bu tekniği kullandım. Eserde otantik ezgilerden, ağıtlardan kesitler kullanmadım.”

Yazdım, rahatladım

Birbirinden bağımsız seslendirilebilecek üç bölümlük, toplam 12 dakikalık “Şehitler Anısına Üç Ağıt,” bir buçuk aylık çalışma sonucu tamamlandı. Fakat, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Bilkent Senfoni dahil Türkiye’nin tüm önemli orkestralarıyla çalıştığı halde, Hoinic eserinin seslendirilmesi için herhangi bir girişimde bulunmadı. “İçimdeki acıyı iyileştirmiş, sanatçı olarak görevimi yerine getirmiştim. Eserimin seslendirilmesi için orkestraların kapısını çalmak istemedim.

Kasım ayında, 1983-85 arasında şefliğini yaptığım TRT Çoksesli Korosu’nun 40’ıncı kuruluş yıldönümü için bir eser istendiğinde aklıma Şehitler için Üç Ağıt geldi. Eşliksiz koroya uyarladım. TRT’de kaydettik ve yayımlandı. Yoksa uzun süre çekmecemde kalacaktı. Çünkü aynı dönemde bir bale müziği ve obua konçertosu besteliyordum, tüm enerjimi bu eserlerin tamamlanmasına vermiştim.”

Şehitler Anısına Üç Ağıt henüz orijinal haliyle gün ışığına çıkamasa da Bujor Hoinic’in birçok eseri bugünlerde seslendiriliyor. Obua konçertosunun prömiyeri bu ay Romanya’da yapılacak. Karadeniz Rapsodisi, Ankara’dan sonra Samsun, Ordu’da seslendirildi. 2010’da Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle yurtdışına taşınacak. Hoinic ise Ankara Devlet Operası ve Balesi Orkestrası’yla  çalışmasını sürdürüyor. Gelecek ay “Fındıkkıran”, daha sonra “Üç Silahşörler” ve “4. Murat” var programında…

(Serhan Yedig / 20 Aralık 2009 / Hürriyet)

 

ÇAVUŞESKU İZİN VERDİ, TÜRK SOPRANOYLA EVLENDİ, ANKARAYA’YA YERLEŞTİ
Hoinic, Romanya’nın Temeşvar şehrinden, üç kuşak müzisyen bir ailenin oğlu. Dedesi ve babasının izinden yürüyüp piyano eğitiminden sonra orkestra şefliğini seçmiş. Türkiye’ye yerleşme sürecini anlatırken “Dedem Avusturyalı, babam Rus sopranoyla evlenmişti. Ben ise Türk sopranoya aşık oldum” diyor gülerek. Hoinic, Budapeşte Konservatuvarı’nda kompozisyon ve orkestra şefliği eğitimi sırasında Dimitri Şostakoviç’in öğrencisi olmuş. Türkiye’ye ilk kez 1981’de Sevil Berberi’ni yönetmek üzere gelmiş. “İtalyanca bilen sopranolardan Ayşe Bilal, çevirmenliğimi üstlenmişti. İş ilişkisi, üç ayda aşka dönüştü. O yıllarda Rumenlerin yabancılarla evlenmesi yasaktı. Çavuşesku’nun özel izniyle 1984’te evlenebildik ve Türkiye’ye yerleştik.” Ayşe Hoinic (50) Ankara Devlet Operası’nda görev yapıyor. Çiftin piyanist ve besteci oğlu Kandemir Artun Hoinic (24) ise Moskova Çaykovski Konservatuvarı’nda Gennadi Rozdestvenski ile orkestra şefliği çalışıyor. Bujor Hoinic, Türkiye’nin önde gelen orkestralarının yanı sıra konuk şef olarak Romanya, Rusya, Almanya, İtalya ve Portekiz’de çeşitli orkestralarla konserler veriyor.

 

Linkler

Facebook sayfası

 

Share.

Leave A Reply

11 − three =

error: Content is protected !!