Evelyn Glennie / İşitme kaybı sonrası tüm vücudumu kulağa dönüştürdüm

0

Piyano ve klarnet eğitimi alırken, 8 yaşında işitme yeteneğini kaybetmeye başladı. 12 yaşında ileri düzeyde sağırlaştığında perküsyona geçti. Evelyn Glennie, yılmadı, mücadele etti, kuralların değişmesini sağladı ve 1983’te Kraliyet Müzik Akademisi’ne kabul edilen ilk işitme özürlü oldu. 50 yaşındaki İskoç perküsyoncu, adına bestelenmiş 170’e yakın eser, 30 albüm, 3 Grammy ve Kraliçe Elizabeth’ten aldığı asalet unvanıyla müzik dünyasında bir fenomen. İstanbul’a, Michael Daugherty’nin kendisine ithaf ettiği perküsyon konçertosunu seslendirmek üzere geliyor. Asistan yardımıyla telefonda konuştuğumuz Glennie “UFO” için “Bestelenme sürecine katılmak sevindiriciydi” diyor.

Kendinizi klasik müzikte mi, cazda mı daha özgür, yaratıcı hissediyorsunuz?
– Perküsyoncu olarak herhangi bir kategoriye girmiyorum. Repertuvar henüz çok yeni. Kategorize etmek için henüz çok erken. Kendimi sadece müzikçi olarak görüyorum. Farklı tür ve stillerdeki müzikler arasında köprü kurabiliyorum kolaylıkla. Çünkü perküsyon bu fırsatı veriyor. Her tür müziğe rahatlıkla yaklaşabiliyorum. Bununla birlikte ansızın sahneye çıkıp caz çalmam istense, bu iş için en iyi aday ben olmayabilirim.
Perküsyoncu enstrümanını yapma şansına sahip nadir müzikçilerden. Bugüne kadar yaptıklarınız arasında en çok gurur duyduğunuz enstrüman hangisi?
– Her zaman yeni enstrümanlar, araçlarla, maddelerle denemeler yapıyorum. Bu hep sürecek. Ürettiklerim arasında tüm dünyaya dağıtımı yapılan, en uzak noktalara kadar ulaşan enstrümanlar Glennie’s Garbage etiketiyle, Sabian tarafından üretilen ziller. Atölyemde bunların basit örneklerini yaptım, fabrikada üretildi. En çok gurur duyduğum enstrümanlar bunlar. Kendi çabamla, arkadaşlarımın yardımıyla yaptığım pek çok enstrüman var. Herbirini müzikteki farklı ihtiyaçlar için kullanıyorum.

Hayali, müzik dinleme merkezi kurmak

Tahta, seramik, cam, metalden hangisinin tınısı size daha yakın? Ham madde ile duygu ve ifadeler arasında bağlantı hissediyor musunuz?
– Hammaddeye hiç önem vermem. Ahşap, metal, cam ya da deri olabilir. Bu işi yaparken kullandığım araçlar onlar… Perküsyonun ilginç özelliklerinden biri özgün ses yaratma imkanı sunması. Kendimi ses yaratıcısı olarak görüyorum, araçlarım vurmalı çalgılar ya da bu şekilde kullanılacak maddeler. Tan Dun’un Su Konçertosu’nu seslendirmiştim. Elimiz her gün suya değse bile, suyu müzik için yönlendirmek çok nadir rastlanacak bir deneyim. Seramik daha kırılgan olabilir, dikkatli çalmak gerekebilir… Hammadde ile ifade ettiğim duygular arasında hiçbir bağlantı yok. Perküsyonda önemli olan dokunma biçimi. Ahşaptan çok insani, derin sesler çıkarabilirsiniz. Aynı zamanda çok saldırgan tonlar da… Metalden de sevgi dolu sesler çıkarılabilir.
Enstrüman sayınız hızla artıyor. Son durum nedir?
– Büyüklü, küçüklü 2 bin civarında çalgım var. Gelecek yıl Devon’da tüm enstrümanların envanteri çıkarılacak ve farklı şehirlerde sergilenecek. Çoğu standart perküsyon. Önemli bölümü de yolculuklarda karşılaştığım enstrüman yapımcılarından alınanlar. Çok küçük bir bölümü de benim yaptıklarım. Günümüzde internet kanalıyla çok uzak noktalardan sıradışı enstrümanlar satın almak mümkün. Bu da çok heyecan verici.
Atölyenizi meraklılara açıyor musunuz?
– Toplum yararına çalışan örgütlerin kanalıyla zaman zaman ziyaretçi gruplarını atölyemde ağırlıyorum. Çok genç ya da çok yaşlı gruplar geliyor. Aslında herhangi bir yasak yok, meraklısı gelebilir. Gelecekteki hedefim Dinleme Merkezi kurmak, bunun içinde perküsyon koleksiyonunun önemli işlevi olacak. Her enstrümanımın bir kişisel öyküsü var. Ziyaretçiler bu öyküyle birlikte çalgıyı tanıyacak. Ayrıca gruplar oluşturup enstrümanları farklı şehirlere göndereceğim. Çocuklar görmekle kalmayacak, dokunacak, çalacak.
Koleksiyonunuzda Anadolu’dan çalgılar var mı?
– Önceki gelişlerimde Türkiye’den de enstrüman almıştım. Hepsi özel, çok güzel. Farklı türde davullar. Fakat ne yazık ki nasıl çalınması gerektiğini bilmiyorum, bunların herbirinin özel tekniği var…
Geçmişte göçmen ticaretiyle ilgili bir belgeselin ekibinde yer almıştınız. Etkili oldu mu? Şimdi tüm Avrupa bu konuyu konuşuyor, yeni bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?
– Göç, eğitim, ceza konusuyla ilgili bürokratlara ölümcül yolculuklarla ilgili sorunları hatırlatmak, farkındalık yaratmak için yapılmıştı bu kısa film. Genel dağıtımı, gösterimi yapılmadı. Sadece ilgili kişilere gönderildi. İyi tepkiler aldık. Yeni bir proje düşünmüyorum.
8 yaşında işitme yetinizi kaybetmeye başlamasanız, her şey yolunda gitseydi bugün sizi siz yapan temel niteliklerinizden hangileri eksik kalırdı?
– Bunu cevaplamak çok zor. Özel durumum beni müziğe farklı açıdan yaklaşmaya, kulaklarım yerine tüm vücudumu duyma merkezi gibi kullanmaya yönlendirdi. Ne yaptıysam, anlık deneyime dönüştü. Tıpkı müzik gibi… Başkalarını örnek alabileceğim bir durum yoktu. Her şeyi tek başıma yaşamam, karşılaştığım sorunları çözmem gerekti. Bu durum müziğime sürekli değişim şeklinde yansıdı. Müzikte doğrular, yanlışlar olmadığı için hep denemeler yaptım, hep yeni şeyler ürettim. Esneklik benim için hep önemli bir unsur oldu.
West Side Story Festivali’nde, Bernstein’in müziğinde popüler unsurları kullanması için bizzat yönlendirdiği öğrencisi Daugherty’nin eserini seslendireceksiniz. 1999’da, Ulusal Senfoni Orkestrası, Daugherty’ye sizin için bu perküsyon konçertosunu sipariş vermeden önce besteciyi tanıyor muydunuz?
– Daha önce tanışmamıştık. Solist perküsyoncuların seslendireceği eser sayısı çok sınırlı, bu açıdan yeni eser siparişi önemli bir olaydı benim için. O dönemde pek çok eser siparişi veriyordum. Daugherty’ye konu cazip gelmiş, vurmalıların doğasını çözebilmek için pek çok enstrüman satın almış, incelemiş. İmkanlarını aramış. ABD’ye gittiğimde pek çok kez buluştuk, uzun uzun sohbet ettik. Besteleme sürecinde solistlerle yakın çalışmayı tercih eden bestecilerden Daugherty. Benim için mutluluk verici bir çalışmaydı bestelenme sürecine katılmak. Eserin prömiyerinden sonra, ikinci bölümde UFO’nun uçuşunu betimleyen, vibrafonla çalınan bölümü değiştirmeye karar verdi. En zor iş perküsyona ezgi yazmaktır, cesaret ister. Neyse ki Daugherty bu işte ustaydı.

Dougherty bana yeni konçerto yazıyor

“???” isimli dördüncü bölümde, kontrfagot eşliğinde uzun bir solonuz var. Bu bölüm emprovize mi? Kullandığınız sıradışı, küçük enstrümanları siz mi yaptınız?
– Soru işareti başlıklı bölümdeki solo emprovize. Daugherty, kontrfagotu çok seviyordu ve o güne kadar eserlerinde yeterince yer vermediğini düşünüyordu, enstrümanı iyi sergileme adına bu bölümü uzun tuttu. Kontrfagot bölümü yazılı, benim bölümüm doğaçlama, ucu açık bırakılmış. Fakat karşılıklı iletişim içinde gelişiyor müzik. Topladığım ya da kendi yaptığım küçük perküsyonlardan İstanbul’da hangilerini kullanacağıma karar vermedim henüz. Bavulumu hazırlarken, içine sığabilecekleri alacağım, bu arada kesin kararımı vereceğim.
Eserdeki tek doğaçlama bölüm bu mu; ya diğer sololarınız?
– Eserin neredeyse bütünü yazılı. Fakat  Daugherty solistine özgürlük, inisiyatif vermeyi seven bir besteci. UFO’yu betimleyen, benim çöp dediğim enstrümanlarla çaldığım bölümler tamamen doğaçlama. Ksilefon ve vibrafon bölümleri ise yazılı.
Eser her ne kadar UFO’yu bir popüler kültür unsuru olarak ele alsa da, herhangi bir gerçekliği anlatmaya çalışmasa da merak ettim: Siz inanıyor musunuz UFO’ya?
– (Kahkahalar) Hayır, inanmıyorum.
Esere yaklaşımınız, icranız 15 yılda nasıl değişti, şekillendi? Bu eser size yeni çalışmalar için ne gibi fikirler verdi?
– Açıkçası en son nerede, ne zaman çaldığımı hatırlamıyorum. Çok sevmekle birlikte, uzun zamandır icra etmediğim bir eser bu. Konserden önce eserleri her seferinde ilk kez seslendiriyormuşcasına baştan ele alırım. Yeni fikirler, yaklaşımlar, ifade biçimleri bulmaya çalışırım. Mutlaka birkaç kez orkestrayla prova yaparım. Her seferinde farklı durumlarla karşılaşıyorum. Mesela kiralık enstrümanla çaldığımda, uyum sağlamam gerekiyor. Dolayısıyla yorumu değiştirecek pek çok unsur var. Anlık etkiler, orkestranın tepkisi, şefin yaklaşımı da belirleyici. Eserin prömiyerinde Amerika’ya taşıyabileceğim boyutta, her türde tuhaf objeyi götürmüştüm. Bu kez kiralık enstrümanla neler olacağını bilmiyorum. UFO’yu her seslendirişimde yeni fikirler aramak, benim için başlı başına esin kaynağı. İçimdeki araştırma merakını korumaya yardımcı oluyor.
Türk bestecilerin eserleri ya da Türk yorumcularla yolunuz kesişti mi hiç?
– Geçen gelişimde bir oda orkestrasıyla konser vermiştim. Fakat Türk bestecilerle herhangi bir çalışma yapmadım.
İki yıldır yeni albümünüz yayımlanmıyor, sırada bekleyen hangi eserler var?
– İki ay önce Amerikalı kadın besteci Joen Tower’ın perküsyon konçertosunu Naxos için kaydettim. Michael Dougherty’nin yeni yazdığı “Dream Machine” adlı ikinci perküsyon konçertosunu gelecek yıl ABD’de yine Naxos için kaydedeceğim.
(Serhan Yedig / 2 Aralık 2015 / Müzik Söyleşileri)

Basları ayaklarım, tizleri ise yüz, boyun ve göğsümle hissediyorum

(…) Dinleyici müziğim yerine sağır perküsyoncunun nasıl çaldığına odaklanırsa, bu sanatçılığımın başarısızlığına işarettir. Bu nedenle konser duyurularında sağırlık konusunun geçmesini istemem. Ne yazık ki, sağırlığım basın için iyi bir manşet fırsatı. Gazetecilerin bu konudaki sorusunu yanıtlamadığımda kendileri uyduruyorlar. Her yıl hakkımda çıkan yüzlerce haberden yüzde 90’ı yanlış! (…) Gençliğimde, perküsyon hocam Ron Forbes’la titreşimleri hissetme yetimi mükemmelleştirmek için çok çalıştık. Ron timpani çalarken, ellerimi duvara koyup titreşimleri algılama egzersizi yapardım. Nihayet vücudumun hangi bölgesinde hissettiğimden yola çıkarak notaları kaba hatlarıyla algılamayı başardım. Bas sesleri çoğunlukla ayaklarım, tizleri yüzümün bazı bölgeleri, boynum ve göğsümde hissediyorum. Şunu hatırlatmakta yarar var tamamen sağır değilim, ileri düzeyde işitme özürlüyüm. Örneğin telefon çaldığında tıkırtı şeklinde duyuyorum. Niteliğinden telefon olduğunu anlayabiliyorum. Ahizeye kalemle vurarak, belirli kodlar yardımıyla (Mors Alfabesi gibi) anlaşabiliyorum. (…) İşitme sorunum başkalarını rahatsız ettiği kadar beni rahatsız etmiyor… Bazı rahatsızlıklara yol açsa da hayatımı engellemiyor. Kadın ya da kahverengi gözlü olmaktan farkı yok… (Evelyn Glennie / İşitme Makalesi )

 

Linkler

Kişisel web sayfası

Wikipedia biyografisi

Borusan Filarmoni Konseri

Share.

Leave A Reply

16 − 6 =

error: Content is protected !!