Maxim Vengerov / Dostum Özcan Ulucan birinci sınıf virtüözler arasında yerini kısa zamanda alacak

0

Klasik müziğin zirvesindeki keman virtüözü Maxim Vengerov’un yolu 1999’da Saarland Akademisi’nde Türk kemancı Özcan Ulucan’la kesişti. Ulucan’ı dinledikten sonra virtüözite sınıfına alan Vengerov; “Karşılaşmamız tesadüf değil, sen de benim gibi göçmen ruhlu bir müzisyensin” demişti. O gün bugündür Ulucan’ın yetişmesi için elinden geleni yapıyor. Birlikte sayısız konser verdiler. Hatta Rostropoviç’in yönettiği bir konserde birlikte sahneye çıktılar. 2003’te Türkiye’de vereceği konserin öncesinde Vengerov’la kısaca müzik geçmişini ve Ulucan’la dostluğunu konuştuk.

 

UNICEF’in iyiniyet elçisi sıfatıyla Bosna, Afrika ve Uzakdoğu’da çocuk kamplarını geziyor, birlikte konserler veriyorsunuz. Bu tecrübe sahnedeki iletişiminize fayda sağladı mı?
-Aralıkta AIDS kurbanı çocukların Güney Afrika’daki kampına gideceğim. En zor tecrübeyi Uganda’da savaş kurbanı çocuklarla yaşamıştım. Derin travma yaşayan çocuklara keman çalmak zor. Fakat kemanımı gösterdiğimde onlar da çividen, odundan yaptıkları çalgılarını çıkardılar. Birlikte konser verdik, dans ettik. Müzik o kadar güçlü bir iletişim aracı ki farklılıkları ortadan kaldırıp buzları eritebiliyor. Bu acılı çocuklarla her buluşmamızdan sonra, uygar bir ülkede doğduğum için Tanrı’ya şükrediyorum. Gördüklerim müziğimi daha insancıl kıldı. “Neden müzik?” sorusunun cevabı da bu: İnsanların hayatını güzelleştirmek için.
2.5 yılınızı verip barok keman öğrendiniz, bir o kadar zamanı viyola öğrenmeye vakfettiniz. İki yıldır şeflik dersleri alıyorsunuz. Hayata meydan okuyan programınızda bundan sonra ne var?
– Bütün tavşanları aynı anda yakalamak imkansız. Artık daha seçici olmak, keman çalmaya, albümlere ve derslere odaklanmak istiyorum. Daha az eforla daha zengin, doğal, özgür sesler elde etmeyi deneyeceğim.
Başarınızı Zakhar Bron’un insafsız eğitim yöntemine borçlusunuz. Onunla geçirdiğiniz yıllara yanıyor musunuz?
– Bron’dan çok şey öğrendim ama başka hocalarım da oldu. Beş yıl çalıştığım ilk öğretmenim Galina Turçelina mesela. Gençlerin kendilerini tam anlamıyla ifade edebileceği koşullar sağlardı. Maestro Mystislav Rostropoviç’ten de çok şey öğrendim. 20. YY müziğinin nasıl çalınması gerektiğini onunla keşfettim. Şostakoviç, Prokofiyef ve Britten’ın yakın arkadaşıydı. Onları izleyerek, kendi sesimi geliştirdim.
Irish Times’daki bir röportajınızda Özcan Ulucan’ı Çaykovski Yarışması’na hazırladığınızı söylüyordunuz. Onu diğer öğrencilerinizden farklı kılan nedir?
– Özcan, Saarland Müzik Akademisi’ndeki ilk öğrencilerimden. İyi bir dost, harika ve meraklı bir müzisyen. Çaykovski Yarışması’nı kazanacağından emindim ama rahatsızlığı nedeniyle katılamadı.
2001’de İstanbul’a birlikte gelmiş, bir atölye çalışması yapmıştınız. Şimdi de birlikte çalıyorsunuz. Bir sonraki proje belli mi?
– Özcan altı ay içinde Saarland’dan diplomasını alacak. Birinci sınıf virtüözler arasında kendine yer edinebilecek düzeyde. Kemanın yanısıra artık viyola da çalıyor. İstanbul’da Mozart Konçertant’ta ben keman çalacağım, o viyola. Onun viyolayı keşfetmesini istiyorum. Viyolayı tanımak her kemancı için önemlidir. Keman dinlerken, tizleri, sınırdaki tonları fark edersiniz. Müzisyen için basları duymak da önemlidir. Viyola bu fırsatı sunar.
(Serhan Yedig / 26 Nisan 2003 / Hürriyet)

ARŞESİNİ HEIFETZ VERMİŞTİ

Maxim Vengerov, 1974 Sibirya doğumlu. 10 yaşında Wieniawski Ödülü’nü kazandı. 14 yaşında Amsterdam Concertgebauw konseriyle bir anda uluslararası şöhrete ulaştı. Önce İsrail’e, sonra Hollanda’ya yerleşti. Enstrümanı, bir hayranının müzayededen alıp kendisine hediye ettiği 1.5 milyon dolarlık Kreuzter lakaplı Stradivarius. Arşesi ise Heifetz’e ait. Heifetz, kendisine hediye edilen arşeyi “Sen de ilerde bunu hak eden yetenekli bir gence ver” diyerek Vengerov’a emanet etmişti.

Linkler

Facebook sayfası
Hayranlarının açtığı sayfa
Plak firması
Biyografisi

Share.

Leave A Reply

eight + 7 =

error: Content is protected !!