Vladimir Ivanoff / Saf İran, Türk, Bulgar müziği olabileceği sanılıyor, oysa hepsi etkileşimde

0

Berlin Üniversitesi’nin Doğu kültürlerine meraklı akademisyeni Vladimir Ivanoff tarafından kurulan Sarband, yedi ulustan, üç dinden müzikçileri bir araya getiriyor. Grubun üç üyesi Türk. 4. yy’dan 19.yy’a kadar yazılan eserleri seslendiriyorlar. Sarband tüm müziklerin, kültürlerin birbirinden etkilendiğini gösterip, birlikte yaşama kültürüne ve ortak değerlere sahip çıkılması çağrısı yapıyor. Ivanoff, 1998’de İstanbul’da verecekleri konser öncesinde, sorularımızı Berlin’den cevaplamıştı.

Almanya’dan telefonla yaptığımız röportajın sonlarına doğru muzipliğim tuttu, Sarband’ın kurucusu Vladimir Ivanoffa sordum: “Hip hop, trip pop çağında herkes yeniliklerin peşinde koşarken siz tarihin derinliklerinde dolaşıyorsunuz. Kendinizi dinozor avcısı, hatta T- Rex gibi hissettiğiniz oluyor mu hiç?” Bir kahkaha attı Ivanoff. “Arkaik bir iş yaptığımızın farkındayım” dedi. Sonra aynı muziplikteki cevabını yapıştırdı: “Diğerleri ışık hızıyla geleceğe giderken biz kaplumbağa hızıyla geçmişte yol alıyoruz binlerce topluluk arasında bizi ilginç kılan da bu özelliğimiz. Erken Çağ müziğiyle uğraşanlar arasında bile çok farklı yerimiz var. Repertuarında en fazla Doğu kökenli ezgi olan topluluğuz, diyebilirim. Albüm yapmak, konser vermek için kuyruğa girmemiz, beklememiz gerekmiyor…”
Şeytanın avukatlığına soyunmuşken bir ters soru daha: “Altın çağını yaşayan müzik endüstrisi her gün piyasaya yüzlerce ürün sunuyor. Bu kaotik atmosferde çabalarınız bir işe yarıyor mu bari? Gün ışığına çıkardığınız yitik ezgiler, ses kirliliğinde yeniden hayat bulabiliyor mu?”
İyimser olmak güzel şey: “Birçok ülkede azımsanamayacak sayıda Erken Çağ müziği festivali var. Kayıtlar ilgiyle takip ediliyor. Bizim çalışmalarımız da aynı şekilde…”
Vladimir Ivanoff bir müzikolog. Bulgaristan doğumlu. Beş yaşında ailesiyle Almanya’ya yerleşmiş. Münih Üniversitesi’nde müzikoloji okumuş, doktora yapmış. Erken Çağ müziğine ilgisi öğrencilik yıllarına dek uzanıyor. Ustası olarak kabul edebileceğimiz David Munrow gibi Barok ve Rönenans öncesi çağların müziğine bakmış önce. Sonra mistisizme yönelmiş.
Ivanoff’u diğer Erken Çağ müzikçilerindcn ayıran, farkı müzikler arasındaki yakınlığı araştırması. Arasında uçurum olduğu düşünülen kültürlerin, sınırlarla bölünen toplumların geçmişte benzer gelenekleri paylaştığını göstermesi.
“Avrupalılar müzikleriyle çok övününüyor. Her şeyin en iyisini onlar yapmış gibi. İddiaları ciddiye alan Asyalılar aşağılık kompleksi içinde. Üniversitede ülkesinin müziğine hiç önem vermeyen Türk öğrencilerim oldu. Buna karşın aşırı milliyetçiler de var. Saf İran, Yunan, Türk, Bulgar müziği olabileceği iddia ediliyor. Oysa ezgiler etkileşim içinde. Sarband, geçmişte Doğu’da da müzik adına önemli şeyler yapıldığını, üstelik farklı kültürlerin birbirini etkileyerek geliştiğini göstermeyi amaçlıyor, istiyoruz ki Müslüman, Hıristiyan, Musevi müzikçilerin birlikte müzik yapabileceği görülsün.”

Buluşma noktası: Berlin

Sarband 1986’da, Berlin Üniversitesi’nde filizlendi. Müzikoloji okumak için bir araya gelen farklı kültürlerin temsilcileri, öğretmenleri Ivanoff un önerisi üzerine birlikte çalışmaya başladı.
“Bir rastlantı sonucu Türk utçu Mehmet Cemal Yeşilçay’la tanıştım. Ut dersleri aldım. Birlikte çalışmaya başladık. Okuldaki Yunan, İranlı, Mısırlı öğrenciler arasından bize yakın olanlar gruba katıldı, ilk önemli konserimizi 1989’da Berlin Festivali’nde verdik. Beklediğimizin üzerinde ilgi gördü. Aynı yıl ilk albümüz yayımlandı.”
Grubun dört Türk üyesinden üçü Türkiye’de yaşıyor. Kemençeci Kadri Rizeli ve neyzen Doğan Dikmen, TRT’de görevli. Kanuncu İhsan Özer ise Kültür Bakanlığı Klasik Türk Müziği Topluluğu üyesi. Sadece udi Mehmet
Cemal Yeşilçay Almanya’da.
“Ivanoff’la konservatuardan arkadaşımız Yeşilçay sayesinde tanıştık” diye anlatıyor Rizeli. “Başlangıçta birbirimize kayıtlarımızı göndererek çalışıyorduk. Sonra Ivanoff un hazırladığı partisyonlar üzerinde ayrı ayrı çalışıp konserlerden birkaç gün önce bir araya gelmeyi, uzun provalar yapmayı çalışma yöntemi olarak benimsedik.”
Sarband’ın solistlerinden Belinda Sykes, İngiliz. Ortaçağ ve Balkan müziği konusunda uzman. Diğer solist Fadia El – Hage, Lübnanlı. Ortadoğu kökenli tüm dinsel müziklerle ilgileniyor.
Grubun Farsça kökenli ismi, üyelerinin amacını yansıtmak amacıyla seçilmiş. Sarband, bir süitte iç içe geçen farklı iki emprovize bölümü ifade ediyor. Sarband topluluğu ise üç ayrı öğenin, İslam, Musevi ve Hıristiyan dinsel müziğinin birbirine yaklaştığı noktalara ışık tutma çabasında.
Ivanoff, grubun repertuarını Avrupa’nın önemli arşivlerinde bir arkeolog gibi çalışarak oluşturduğunu söylüyor. “Tozlu raflarda kalmış, unutulmuş müzikleri keşfedip günümüz gelenekleriyle karşılaştırarak seslendirmek çok zevkli bir serüven benim için. Ortaçağ Avrupa müziği dönemin Klasik Türk Müziği ile birçok benzerlik taşıyor. Örneğin emprovize çalınan bölümleri var. Bu özellik çalışmalarımızda, eserlerin otantizmini zedelemeden geliştiriliyor. Daha önce duyulmamış eserleri bulup özgün halini koruyarak, ama ruhunu ortaya çıkaracak yaklaşımla seslendiriyoruz.”
Sarband. müzik tarihinde yaptığı yolculukta yüzyıllarca geriye uzanıyor: Şu ana kadar Batı’dan seslendirdiğimiz en eski eserler 4.yy Hıristiyan ilahileri. Türk Müziği’nde ise 14. yüzyıldan eserler.”
Munrow gibi Ivanoff da eserleri, çağının enstrümanlarıyla seslendirmekten yana. Avrupa enstrümanlardan org, perkusyon ve lutun eski örneklerini denemişler. Şimdi sırada ut, kanun ve santur var.

İstanbul’da Sefarad müziği

Sarband’ın ezgi dağarcığı çeşitli kaynaklardan derlenmiş 500’e yakın eserden oluşuyor. Grubun bugüne dek Jaro ve Harmonia Mundi firmalarından dört CD’si yayımlandı. Her biri kâşif ruhlu müzikseverler için define niteliğinde, ilk CD “Cantico,” 13. yüzyılda, iki ayrı coğrafyada bestelenen mistik ezgileri bir araya getiriyor. Batı’dan, İtalya ve İspanya’da çok yaygın olan Hıristiyan tarikatı “Lay” üyelerinin “Lauda” ve “Cantiga” adı verilen dinsel kökenli ezgileri seçilmiş. Doğu’dan ise Mevlevi müziği, ikinci CD “İmparatorların Müziği” adını taşıyor. Repertuvarı, Moğol İmparatoru Timur ve Kutsal Roma Germen İmparatoru 2. Frederik’in saraylarında çalınan ezgilerden derlenmiş. 1994’te yayımlanan “Llibre Vermeli de Montserrat” ise 13. yy’da Hıristiyan Araplar’ın söylediği ilahilerden oluşuyor. Sarband, son albümü “Sefarad”ta Osmanlı’ya sığınan İspanyol Yahudiler’in ezgilerini seslendiriyor. Ivanoff un anlattıklarına bakılırsa, birbirinden ilginç albüm projeleri kayıt yapılabilecek olgunluğa ulaşmak için sırada bekliyor. “16. yüzyılda bazı Fransız besteciler Anadolu’ya gelip Klasik Türk Müziği’ni incelemiş. Osmanlı üslubunda besteler yapmış. Viola de gamba, lut gibi enstrümanları geleneksel çalgılarla birlikte kullanmışlar. Barok tınılı ilginç eserler hepsi. Geçen yıl bu tür eserlerden oluşan konserler verdik Avrupa’da. Bu yıl belki İstanbul Festivali’nde böyle bir konser vereceğiz. Sonra kayıda girmeyi planlıyoruz. Sefarad müziği üzerine bir başka albümümüz yakında yayımlanacak. 17. yüzyılda İngiliz müzikçilerin Hindistan’da yaptıkları derlemeler üzerine çalışıyoruz. Bu proje de albüme dönüşecek.”
Gelelim Sarband’ın İstanbul konserinde seslendireceği eserlere. “Sefarad müziğinden oluşan bir repertuar sunacağız” diyor Ivanoff. “İspanya’dan erken çağ Musevi müziğiyle başlayacağız. Kuzey Afrika’dan örnekler, Osmanlı dönemi Sefarad müziği ve Musevi kökenli Osmanlı müzikçilerin eserlerini seslendireceğiz.“
Erken Çağ müziğiyle ilgilenenler geçen hafta Cemal Reşit Rey’de Dufay Collective’den 13. ve 17. yüzyıllar arasında İngiltere’de çalınıp söylenen sokak şarkılarını dinlemişti. Eminiz ısınan kulaklara Sarband’ın “Sefarad” programı ziyafet gibi gibi gelecektir.
(Serhan Yedig / Şubat 1998 / Aktüel)

 

Linkler

Grubun web sayf

Share.

Leave A Reply

ten + fourteen =

error: Content is protected !!