Wolfgang Czeipek / Viyana orkestraları bilgisiz şefe aslan kesilir, tecrübesizi bir lokmada yutuverir

0

Avusturyalı şef Czeipek, bir zamanlar Mahler, Bruckner gibi şef sehpasına çıkan usta müzikçileri bile doğduğuna pişman eden Viyana orkesralarını yönetiyor yıllardır. Boulez’in öğrencisi, Mahler yorumlarıyla ünlü. 2001’in son günlerinde, Mörbisch Viyana Vals Orkestrası’yla İstanbul’a geleceğini öğrenince aradık. Yeni yıl konseri geleneğini, Viyana orkestralarındaki değişimi sorduk. Czeipek yıllırın tecrübesiyle konuştu: “Çellisti, piyanisti, kemancısı; önüne gelen bageti kapıp şef olmak istiyor. Viyana orkestraları bilgisiz şefin önünde aslan kesilir, tecrübesizleri bir lokmada yutuverir.”

Viyana orkestraları şeflere karşı isyanları, acımasızlıklarıyla ünlü. Viyana Filarmoni yüzyıl başında Mahler’i kovmuş, orkestra üyeleri Bruckner’e provada “sen biraz bekle hazır olunca haber veririz” demişler. Bernstein bile bacakları titreyerek gelmiş bu kente. Anladığım kadarıyla Viyana’da şeflik ciddi cesaret gerektiriyor. Aslanlarla dolu kafese girmek gibi bir şey. Başlangıçta sizin de başınıza bu tür olaylar geldi mi?
– (Kahkahalar) Hayır gelmedi. Bu işin sırrı şu: Yaptığınız işi çok iyi bileceksiniz, karşıdakiler bunu anlayacak. Viyana Filarmoni gibi işini çok çok iyi yapan bir orkestra, işini iyi bilen bir şefle karşılaştığında onun otoritesini kabul eder. İşini bilmediğini anlarsa sorun başlar. Birer aslana dönüşürler… Aslanlar gibi sizi yiyiverirler! Viyana’da orkestra yönetmenin, Avusturya’nın diğer kentlerinde orkestra yönetmekten zor olduğunu söyleyebilirim. Burunları biraz daha havadadır… Fransa’nın, Almanya’nın başkent orkestralarının da pek farklı olduğu söylenemez…
Bu kadar yıllık tecrübeden sonra aslanlarla başa çıkmanın sihirli yolunu bulmuş olmalısınız. Özel bir iletişim yönteminiz var mı?
– Sadece bir aracınız var: Eller. Ellerinizle konuşursunuz, orkestra ne dediğinizi anlarsa sorun çıkmaz. İnsan haklarına saygılı olacaksınız ve işinizi iyi bileceksiniz.
Mörbisch gibi bir vals orkestrasıyla çalışmak herhalde farklıdır. Keyifle, eğlenerek çalıştığınızı sanıyorum. Ne kadar zamandır orkestrayı yönetiyorsunuz; repertuar ve üyeleri açısından Avusturya’nın diğer orkestralarıyla karşılaştırırsanız neler söylerdiniz?
– Mörbisch Festival Orkestrası’yla geçen yıl ilk kez Haydn ve Mozart çalmıştık. Çok iyi bir konser olmuştu. Mörbich Viyana Vals Orkestrası, büyük orkestranın üyelerinden oluşuyor. CD’lerden vals yorumlarını dinliyorum, çok başarılı buluyorum. Orkestrayı ilk kez İstanbul’daki konserde yöneteceğim. Gayet iyi bir konser olacağını düşünüyorum.
Avusturya’da olduğu kadar Avrupa’da da birçok önemli orkestrayı yönettiniz. Avusturya’dakilerle mi, yurtdışındakilerle mi çalışmayı tercih edersiniz; çalışırken en mutlu olduğunuz orkestra hangisi, neden?
– Şu anda Budapeşte Senfoni Orkestrası. En azından dostuz, iyi anlaşıyoruz. Aslan kafesine girmiş gibi hissetmiyorum kendimi. Sekiz yıldır, diğer orkestralarla çalışmayı sürdürürken, onlara da konuk şeflik yapıyorum. Gerçek bir dostluk var aramızda, müzik hakkında konuşuyoruz; sorunumuz olduğunda oturup tartışabiliyoruz. Aslında en çok, gençlik orkestralarıyla çalışmayı seviyorum. Ünlü ve büyük orkestraların üyeleri herşeyi çok iyi bildiğini sanır. Şefin yeni yorum getirme, farklılık yaratma şansını öldürür. Fikrini kabul ettirmek için bileğinin güçlü olması gerekir. Örnek vermek gerekirse, Nicholaus Harnoncourt çok şey değiştirdi müzikte. Yapmaya çalıştıklarını daha önce birçok şef denedi. Başaramadılar. Çünkü onun kadar güçlü değildi hiçbiri, orkestralara kabul ettiremediler görüşlerini. Oysa genç yeteneklerle çalışmak farklıdır. Gençlerle müziği aramak, bulmak bana zevk veriyor.

Viyana’yı merkez yapan mucize

Bir zamanlar Viyana klasik müzik dünyasının merkeziydi. Bu kentin sınavından geçmeden şöhret olmak zordu. Leonard Bernstein bile 1960’larda New York Filarmoni’den sonra Viyana Filarmoni’ye başvurdu. Orkestra sayesinde ölümsüzleşti. Sizce hâlâ bu etkiden söz edilebilir mi?
– Evet bir zamanlar öyleydi. Artık birçok müzikçi burada eğitim gördükten sonra dünyaya açılıyor, Avusturya’da kalmıyor. Avusturya’da doğan, yaşayan müzikçiler için Viyana çok özel bir atmosfer demektir. Sadece klasik değil, modern müzik de vardır bu atmosferde. Çok şanslı bir kent olduğunu söylemek lazım. Orkestralar, virtüözlerin yanısıra yaklaşık 150 yıl boyunca çağlarının en büyük bestecileri bu kentte yaşamış. Haydn, Mozart, Beethoven, Schubert, Brahms, Mahler, Bruckner… Daha sonra modern çağın bestecileri gelmiş. İnanılması zor bir şans, tarihte sadece bir kez Viyana’ya nasip olmuş. İşte kentin başka yerde bulunmayan büyülü atmosferini oluşturan bu şans. Farklı ülkelerden birçok müzikçi Viyana’da buluşmuş. Macar, Çek, İtalyan, Alman, Fransız.. Çok kültürlü atmosferi oluşturmuşlar. Müziğe kalite getirmişler. Fakat artık bu atmosferin varlığından söz etmek mümkün değil. Acı… Biz Avusturyalı müzikçiler için gerçekten acı bir durum…
Nedir eksik olan; orkestralar, halk desteği, yetenekli virtüözler, besteciler, devlet desteği… Hangisi?
– Besteciler tabii. Viyana’yı efsaneleştiren çağın en büyük bestecilerinin aynı anda kentte yaşamış olması. Haydn, Mozart, Beethoven ya da yıllar sonra tanık olduğumuz Schönberg, Berg, Webern üçlüsü. Şimdi Boulez Paris’te; Arvo Part Littoven’de; Menotti Amerika’da… Dünyanın en iyi orkestralarıyla en iyi yorumları çıkarırsınız. Ama bir zamanların Viyana’sının atmosferini yaratamazsınız. Tabii dinleyicinin desteği de şart. Eski çağların saray atmosferini, aristokratlarını, bunların müziğe verdiği desteği düşünün. Artık bunlardan bahsedenlere “müzelik” deniyor. Çağ değişti, şimdi Viyana Modern diye harika bir festivalimiz var. Çağdaş müziğin örnekleri sunuluyor bu festivalde. Fakat, toplumun önemli bölümü korktuğu, Mozart’ın müziği gibi rahatça takip edemediği için hala klasik müziği seviyor, destekliyor.

Hangi şehirde üç büyük besteci yaşıyor?

Sizce Viyana’nın yerini günümüzde hangi ülke ya da şehir aldı? Londra, New York?
– Londra harika orkestraları, müzikçileri olan bir kent. Viyana’nın özelliği, tarihte belirli bir süre en büyük bestecilerin birbiri ardına, bazen aynı dönemde bu kentte yaşamasıydı. Haydn 1731’de doğdu. Brahms’a kadar aradan geçen 150 yıl boyunca en büyük besteciler bu kentteydi. Ardından Schonberg ve Webern kuşağı geldi. Hep birlikte, tarihte 200 yıl boyunca Viyana’nın yerini oluşturmuşlar. Başka bir kent yok bu özellikleri taşıyan. Günümüzde klasik müziği yönlendiren tek kentten söz etmek mümkün değil. Birçok kente yayılmış güç. Hiçbir kentte, bir zamanların Viyana’sı gibi, çağımızın üç bestecisi birden yaşamıyor.
Dünyanın birçok önemli orkestrası kapanıyor ya da iflas tehlikesiyle karşı karşıya. Avusturya’da durum nasıl, şefler yönetecek orkestra bulmakta zorlanıyor mu?
– Avusturya’da orkestralar kapanmıyor. Sayıları azalmıyor. Şeflik konusunda en büyük sorun herkesin bu mesleği çok kolay sanması. Bageti kapanın şef sehpasına çıkması. Kemancısı, çellisti, piyanisti şef olmak istiyor. Kendisini şefliğe adayan gençlerin işi çok zor. Doğrusu şef olmalarını hiç tavsiye etmem…

Yeni yıl konseri neşe demektir

Yeni yıl konseri Avusturya’da müzikçiler açısından özel bir önem taşır mı; bu konsere hazırlanmanın, konsere çıkmanın ritüeli var mıdır?
– Yeni yıl konserinin en önemli özelliği müzikçinin yaptığı işten herzamankinden daha farklı bir keyif alması ve bu keyfi dinleyiciye yansıtmasıdır. Viyana Filarmoni’nin konserleri TV’lerde yayımlanır. Avusturya müziği bu kanalla dünyaya ulaşır. Bütün bir konser sezonu göz önüne alındığında, yılbaşı konserinin yorumcu için çok özel bir anlamı yoktur. Valslere şimdi klasik müzik diyoruz. Strauss’un orkestrasıyla çaldığı günlerde sadece müzikti. Restoranlarda, bahçelerde çalınırdı. Çalanın, dans eden kadar keyif aldığı bir müzikti. Para gibi iki farklı yüzü vardır valsin. Biri ciddi, diğeri eğlenceli. Bildiğim kadarıyla yeni yıl konserine hazırlığın ve konsere çıkışın ritüeli yok.
(Serhan Yedig / Aralık 2001 /İş Sanat)

MAHLER YORUMLARIYLA ÜNLÜ

Wolfgang Czeipek, Viyana doğumlu. Beş yaşında piyanoya başladı. Akademie für Musik und Darstellende Kunst’ta okudu. Alfred Uhl’dan kompozisyon, Hans Swarowsky’den şeflik dersleri aldı. Aynı dönemde Viyana Üniversitesi’nde müzik bilimi dersi veren Erich Schenk’in öğrencisi oldu. Pierre Boulez’le çağdaş müzik çalıştı. İlk şeflik görevi Theater an der Wien’deydi. Daha sonra Avrupa’nın birçok ülkesinde, farklı orkestraları yönetti. 1984’ten bu yana Karntner Landerkonservatorium’da ders veriyor. Czeipek geniş bir repertuara sahip. Fakat özellikle Mahler yorumlarıyla tanınıyor.

Adı festivalden miras: Mörbich Viyana Vals Orkestası yöneticilerinden Dr Rudolph Buchmann “Dünyanın en büyük opera, operet festivalinin orkestrasıyız” diyor gururla. 44 yıldır Avusturya’nın Burgenland bölgesinde her yıl haziran ortasında başlayıp temmuz sonunda biten Mörbich Festivali, 1996’dan bu yana dünyanın büyük festivalleri arasında liderliğini ilan etmiş durumda. Her yıl ortalama 200 bin müzikseveri bir araya getiriyor. Orkestranın temeli 1996’da atılmış. Viyana Vals Orkestrası’nın üyeleri bir araya gelerek Burgenland Senfoni Orkestrası’nı oluşturmuş. Dört yıl sonra topluluk Mörbich Festival Orkestrası adını almış. Şimdi bu büyük orkestradan 27 kişilik bir grup Mörbich Viyana Vals Orkestrası adıyla İstanbul’a geliyor. “İsimler kafanızı karıştırmasın” diyor Buchmann ve izah ediyor: “Viyana Opera Orkestrası da turneye çıkınca Viyana Filarmoni adını alır. Aslında Viyana Vals ve Mörbich Festival orkestralarında aynı kişiler çalar, farklı formlarda müzik için farklı topluluklar oluştururuz. Strauss’un orijinal vals orkestrası da 24-28 kişi arasındaydı.” Burgenland yerel yönetimince finanse edilen orkestranın ayrıca bir de bale grubu var. Festivalde seslendirdikleri operalar her yıl CD olarak yayımlanıyor. Orkestra üyelerini uluslararası bir jüri oluşturarak seçiyor. Daimi şefi, kurucusu Prof. Rudolf Bibl. Mörbich Festival Orkestrası her yıl dünyanın dört bir yanında 40 civarında konser veriyor. Bu yıl Asya, Japonya ve Avrupa’da turne gerçekleştirdi.

Linkler

Facebook sayfası

Share.

Leave A Reply

16 − 7 =

error: Content is protected !!