Arif Sami Toker / Eserlerimin ilgi görmesi besteciliğimi destekliyor, inşallah şımarmam

0

1997’de, 71 yaşında, geriye 500 civarında beste bırakarak hayata veda eden Arif Sami Toker önceleri ses sanatçısı olarak tanınmıştı. Radyoyla yetinmiş, kısa bir tecrübeden sonra gazinolardan uzak durmuş, halkevlerinde ilk Türk müziği kurslarını düzenlemişti. 24 yaşında, 200 civarında eser bestelemiş genç bir sanatçı olarak hayatını anlatırken “Bestekârlıktaki hevesimi, armonize edilecek Türk müziği ile yapılacak eserlere saklıyorum” diyordu.

 

Arif Sami TokerHenüz 24 yaşında olan Arif Sami Toker, aynı zamanda çok içli ve genç erkek solistlerden kat kat üstün bir sese sahip. İstanbul Radyosu açıldığında vatanî vazifesini yaptığından Arif Coşkunay ismiyle şarkılar okuyan sanatçı, şimdi “Arif Sami Toker” diye anons edilmekte. Bu genç halen birinci sınıf ses sanatkârlarına meşk yaptırmakta dersek kısaca bir fikir vermiş oluruz kanaatindeyiz.

Sadece sesin işe yaramadığını
ortaokul çağında öğrendim

Onda musiki aşkı altı yaşında başlamıştır. Bu aşk 16 yaşına kadar bilâfasıla devam etmiştir. Şimdi onu dinleyelim:
“Orta okulun son sınıfındaydım. O zamana kadar mektep müsamerelerinde daima şarkı söylerdim. Tuhaftır, notayla aram pek iyi değildi. Hele bestekârlığın beni haddinden fazla saracağını zannetmiyordum. Musiki dersinde nota bilmediğim için hep kırık not alırdım. Musiki öğretmeni sesimi sevdiği için elinden geldiğince benimle alâkadar oluyordu. Beni İstanbul Konservatuarı müdürü kıymetli folklorcumuz Ziya Demirci’ye götürdü. Yaşım küçük olduğundan iki sene beklemem söylendi, îşte o günden itibaren yalnız sesin bir şey ifade etmediğini anladım ve musikiye dört elle sarıldım. Ortaokulu bitirirken o kadar terakki etmişim ki eleme imtihanında hocamın yazdığı bir melodiyi rahatça seslendirerek, usul vurarak okudum ve tahlil ettim. Böylece diplomada musiki notum 10 olmuştu. 1944 yılına kadar çalışmalarım hep Batı müziğine inhisar ediyordu. 1944’te tanburi Kemal Batanay’dan derslere başladım. Kısa bir zaman sonra Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne intisap ettim ve burada kıymetli hocam Emin Ongan’dan sayısız klâsik eser ve aynı zamanda usul meşkettim. Aynı sene içinde çok sıkı imtihanlardan sonra Konservatuvar Türk Musikisi İcra Heyeti’ne kabul edildim. O zaman konservatuvar müdürü olan Hüseyin Sadettin Arel, benim belli başlı nazariyet hocam olmuştur. Nitekim bütün nazarî malûmatımı ona borçluyum. Dr. Suphi Bey’den de bir çok vesileyle ders aldım. O zaman îcra heyetinin en küçük azası bendim. Konserde 76 yaşında Santuri Ziya Bey’in arkasında 20 yaşındaki genç ben duruyordum. Bunun mânevi sevincini anlatacak kelime bulamıyorum. Konserlere çıkarken âdeta utanıyordum. İşte bu senelerde rahmetli Lemi Atlı ile tanıştım. Son talebesi benim. İcra Heyeti Şefi Ali Rıza Şengel’den de çok istifade ettim.
Bestekârlığınızdan bahsetmediniz, kaç eseriniz var?
– 200’den fazla. Yalnız bestekârlıktaki hevesimi, armonize edilecek Türk müziği ile yapılacak eserlere saklıyorum. İlk bestemin güftesi benim. Nihavent’ten bestelemiştim. Güftesi şudur:
Aşk yolunda avareyken
Harap oldum yâr elinden
Sevgi nedir bilmezken
Tattım onu sevgilimden.
Bu ümitsiz aşk içinde
Esirindir yare kalbim,
Ağlasam da, inlesem de,
Ayrılır mı can terinden.

Radyoya 300 kişi arasından seçildim

Arif Sami Toker ve Eşi

Eşiyle

Mikrofonda ilk ne zaman okudunuz?
– Vallahi bana, beş dakika evvel ne yaptınız, diye sorsanız belki cevap verebilirim. İstanbul Radyosu açıldığında imtihana 300 kişi girmiş, yalnız üç kişi muvaffak olmuştu. Bunlardan biri bendim. Mikrofonda ilk defa Sadettin Kaynak’ın “Hicranla harap oldu” şarkısını okuduğumu hatırlayabiliyorum.
Evli misiniz?
– Evet. 1946 yılında evlendim. Çok mesudum. İyi bedlelimi (*), yaşadığım, muntazam hayata borçluyum.
Bir eseri kaç günde besteliyorsunuz?
– Garip bir şey söyleyeyim: Bir gecede, saat 24.00’ten sonra dört-beş saat içinde iki eser bestelediğim vardır ve bunların çok iyi alâka görmesi şüphesiz ki bestekârlık sahasında beni fazlaca desteklemektedir. İnşallah şımarmam!
Hususi hayatında her güzelin âşığı olan Sami Toker, eserlerini tabiatın güzelliklerine de borçlu olduğunu söylüyor.
Güftelerini daima tabiatın sessiz kucağında, uzun uzun düşünerek besteliyor.
En çok sevdiğiniz kişi?
– Tek isim söyleyemem. En çok sevdiklerim bana hâmilik eden ve yetişmemi sağlayanlar. Bu arada Radyo Türk Musikisi Şefi Cevdet Çağla’yı da zikredebilirim.

Gazinoda eserler katlediliyor

Bugünkü Türk musikisi hakkındaki düşünceleriniz?

Solist Asuman Arslan'la eser geçiyor

Solist Asuman Arslan’la eser geçiyor

– İki şekilde mütalaa etmek lâzım. Bir; çalgılı gazinolarda sürünen  musikimiz… İki; Radyo, konservatuar ve Halkevlerinde yaşayan musikimiz. Buna bazı seçkin toplulukları da katabiliriz. Gazinolardaki musikimizin durumu için çok ağır konuşmam icap ediyor. Onun için en iyisi susayım. Sadece şunu söylemek isterim ki, eserler gazinolarda katlediliyor. Bu Türk müziğinin en acı darbesidir. Ankara ve İstanbul radyolarımız, Konservatuarlarımız Türk müziğinin hâmisi. Yalnız; gönül şunu arzu ediyor ki devletin yardımıyla bir Türk Müziği Konservatuvarı kurulsun. Türk müziğinin çok iyi duruma gelmesi için bu konservatuvar zemin teşkil eder. Dahası, şunu da söylemek isterim ki, Halkevlerinde ve üniversite gençliğinde Türk musikîsine bağlılık çok iyi durumda. Eski Şehir Meclisi reislerinden rahmetli Abdülkadir Karamürsel, Halkevlerinde Türk musikisinin tedrisi için bir önerge vermişti ve bu kabul edildi. İlk defa büyük çapta Eminönü Halkevi’nde 100 kişilik bir kadro ile Türk müziği korosu teşkil ettim. Koro Vali Fahrettin Kerim Gökay’ın ve Maarif Müdürü Murat Uraz’ın ilgi ve takdirlerine mazhar oldu. Bu konserimde birkaç milletvekilinin konserden sonra sahneye çıkarak beni alnımdan öpmeleri aşkımı gayet alevlendirmişti.
Musiki dersi veriyor musunuz?
– Vakit buldukça, evet. Ders vermenin bana da faydası oluyor. Eskileri bilmecburiye tekrarlıyorum.
Enstrüman çalar mısınız?
– Bilhassa ut çalarım.
Sevdiğiniz saz sanatkarı?
– Sadece okumasını bilenler!..
Toker, hayatta en çok dedikodudan korktuğunu söylemekte. Eşi ile anlaşamadığı yegâne nokta hemen hemen her gece saat 2.00’lere kadar beste yapması. Arif Sami’nin sıhhatini düşünen eşinin buna mâni olmak istemesi. Bu hususta diyor ki:
– Eşim çok haklı ama ne yapayım ki; notalarımla iki saatçik egzersiz yapmadan gözüme uyku girmiyor.
(Zeki Tükel / 18 Kasım 1950 / Radyo Haftası / Arşiv çalışması, redaksiyon: Serhan Yedig)

Notlar

(*) Bedlel sözcüğü röportaj metninden aynen aktarılmıştır. Fakat bu sözcüğün anlamına Türkçe ve Osmanlıca sözlüklerde rastlanamamıştır.

Yılmaz Öztuna, Ansiklopedik Türk Musikisi Sözlüğü’nde Toker’in farklı türlerde 1300’den fazla eser bestelediğini belirtiyor. “İstikrar içine girememiş büyük istidatlardan biridir” diyor. 14 makamda 90 eserini listeliyor.

Aşağıdaki linkte Toker’in Merkez Bankası’nda asansörcülük yaparken güzel sesi sayesinde keşfedildiği iddia ediliyor. Sanatçının biyografilerinde bu iddiayı destekleyen bilgi bulunmuyor.

Linkler

Arif Sami Toker ile ilgili anılar

Share.

Leave A Reply

15 − eight =

error: Content is protected !!