Ricordo Moyano / Cismi Türkiye’de, ismi yurtdışında

0

Arjantinli akustik gitarcı Ricardo Moyano, 10 yıl önce konser için gelmiş ve kalbini kaptırdığı bir müzikseverle evlenip Türkiye’ye yerleşmişti. Yeni vatanında ne yeterli konser imkanı ne de sürekli ders verecek akademik kurum bulabildi. Yurtdışındaki konser, ders, kayıt çalışmalarına devam etti. 2005 ilkbaharında yayımlanan “Guitarist” albümüyle ilgili konuşmak için aradığımızda Fransa’da albüm kaydındaydı. Cevaplar konsere gittiği İspanya’dan e-mail’le geldi. Moyano 2006 ilkbaharında da “Solissimo” adlı bir başka albüm yayımladı.

Bildiğim kadarıyla 10 yıldır müzik bilginizi Türkiye’deki gitarseverlerle paylaşma konusundaki tüm çabalarınız sonuçsuz kaldı. Sizi ne büyük konser salonlarının programlarında görebiliyoruz ne de önde gelen konservatuvarların kadrosunda. 10 yıllık tecrübeden sonra hâlâ Türkiye’de yaşamaya kararlı mısınız?
– Bu ülkede insanlarını, yemeklerini ve havasını sevdiğim için yaşıyorum. 12 seneyi geçti ki önemli festivallerde yer almıyorum. Çünkü bir menejerim yok ve bu işler böyle oluyor. Konservatuarlara gelince, buralarda çalışmak imkansız zira Türk vatandaşı olmak gerekiyor. Yıldız Teknik Üniversitesi’ne şöyle bir önerim olmuştu: Benim ve müzik ya da  gitar ustalarının dahil olacağı bir seri gitar dersleri ve seminerleri yapıp bunların üniversitenin olanaklarını kullanarak video olarak kaydedip diğer üniversitelere ya da ilgilenen kurumlara dağıtımını yapmak. Bu proje gerçekleşemedi. Yıllar içerisinde farklı yerlerde zevkle çalışma imkanı buldum. Bunların arasında İzmir Konservatuarı, Pera Güzel Sanatlar Lisesi ki 1997’de Türkiye’deki ilk albümüm olan Marines’i yayımladılar ve halen çalışmaya devam ettiğim İzmir San-Art’ı sayabilirim. 12 sene önce, internet ortamında henüz bu tip siteler yokken, eşim sanal bir müzik okulu açmayı önermişti. Bir şekilde vakitsizlik ve parasızlık nedeniyle bu projeyi gerçekleştiremedik.
Yurtdışında yılda ortalama kaç konser veriyorsunuz, son bir yılda hangi ülkelere gittiniz, nerelerde konser ve ders verdiniz?
– Geçen sene Belçika, Fransa, İsrail, Arjantin’de yaklaşık 30 konser verdim.. Fransa, Portekiz ve İspanya’da ise ders verdim.

Müzikte düğme, kablo kullanmam

Türkiye gerçek aşk ve bir eş kazandırmanın dışında müziğinize ritm, renk olarak ne kattı. Sizi geçmişte tanıyanlar müziğinizde Türkiye’nin izini görüyor mu?
– Türkiye’deki dinleyiciler Türk müziğini “latin” ritmiyle çaldığımı, Arjantin’deki dinleyiciler de “Türk” chacarera’ları (Kuzey Arjantin Halk Müziğinden bir ritm) çaldığımı söylüyor…
Akustik gitardan vazgeçmiyor, müziğinize elektronik öğeleri sokmuyorsunuz. Bu yaklaşım muhafazakarlıktan mı kaynaklanıyor, yoksa az imkanla çok şey yaratma konusunda bir meydan okuma mı?
– Ben kablo ve düğme kullanma konusunda yeteneksizim. Bu nedenle gitardan parmaklarımla alabileceğim en iyi sonucu çıkarmaya çalışıyorum (tırnaklarımı bile kullanamıyorum)…
Yaz Baltacıgil ile başarılı bir gitar – bas ikilisi kurmuş, Nardis caz kulübünde konserler vermiştiniz. Bu ikili devam edecek mi, çalışmalarınız CD’ye dönüşecek mi?
– Nardis’te, Orhan Topçuoğlu’nunda dahil olduğu bir grup olarak bir senedir ayda bir gün çalıyoruz. Önder ve Zuhal Focan’a bize bu fırsatı sunduğu için teşekkür ederiz. Konserleri kaydetmek isterdim. Ama ne kayıt ne de prodüksiyon açısından en küçük bir umut görüyorum. Bu nedenle CD’mizin çıkacağını sanmıyorum.
DMC’nin yayımladığı “Guitarist” kaçıncı albümünüz?
– Solo gitar olarak yedinci, ikili ya da üçlü çalışmalarımı da katarsak 14’ncü. Belki de 15’nci, farklı ülkelerde albümlerim yayımlandığı için kesin sayıyı hatırlamıyorum.

Üç saatte kaydettik

Yeni albümün repertuarını seçerken hangi düşünceden yola çıktınız? Neden bu parçalar seçildi ve bu sırayla bir araya geldi?
– Bazı arkadaşlarımın bestelerini ve Palmieri’nin Bomba’sını çalmak istedim, bundan ötesi rastgeleydi. Stüdyoda repertuvar seçimim özel bir kritere dayanmıyor. Eğer bir seçim yapmak durumunda kalsam muhtemelen hiçbir şey kaydedemem.
Aşık Veysel’den uyarladığınız “Kara Toprak”ı “Guitarist”te, geçen albümden çok farklı bir girişle seslendirmişsiniz. Konserlerde bu bölümü değiştiriyorsunuz. Bir çaldığınızı bir daha çalmama konusunda yemin mi ettiniz?
– Türkiye’de yayımlanan ilk albümüm “Marines”te Aşık Veysel’in bu eserini yorumlamıştım. Hiç şüphesiz hem bu albümde hem de yeni yayımlanan “Guitarist” albümünde intro bölümünü “yazmadım.” Her ikisi de doğaçlamaydı. İkinci kayıtta girişi değiştirmekle birlikte eserin bütününde ilk düzenlememe sadık kaldım. Bu düzenlemeyi konserlerinde çalan genç Türk gitaristlerin de kendi intro’larını yarattığını bilmek beni mutlu ediyor.
Yeni albümün notlarında stüdyodaki kayıtlarınız üzerinde teknik değişiklik yapmadığınızı, ilk çaldığınız haliyle yayımlandığını söylüyorsunuz. “Orada burada rastlayacağınız birkaç fazla sekizlik, birkaç detone nota için özür dilerim” demişsiniz. Elinizde düzeltme imkanı varken neden kullanmadınız, mükemmelliyetin müziğin ruhunu öldürdüğünü düşünenlerden misiniz?
– Neredeyse hiçbir şeye inanmıyorum; ruhun varlığına ise hiç. Kayıtları ciddiyetle temizlemek ve cilalamak için zaman ve para gerekiyordu. Bütçemiz kısıtlıydı. En iyisi varolan koşulları en akılcı kullanmanın yolunu bulmaktı. Bu CD’nin kaydı toplam 8 saat sürdü. Miksajı için de 8 saat harcandı. Kayıt için ayrılan sürenin üç saatinde 42 ezgi çaldım. Geri kalan beş saati de kablo aramak için geçirdik. İTÜ MİAM Stüdyosu hakkında kötü reklam yaptığım için üzgünüm ama gerçek bu. Bu şekilde olabileceğin en iyisini yapmaya çalıştık. Tüm bunlara karşın DMC’ye ve Kerem Görsev ‘e çok teşekkür ediyorum.

2005 programınızda neler var?
– Bir kaç CD daha yolda. Bazıları kaydedildi. Bazıları da kaydedilmeye devam ediyor. Bunları farklı gitar ikilileri, gitar-ut ve gitar-perküsyon grupları şeklinde özetleyebilirim.
(Serhan Yedig, 9 Nisan 2005, Hürriyet)

Linkler

Wikipedia biyografisi

Twitter hesabı

Share.

Leave A Reply

five × 4 =

error: Content is protected !!