Ahmet Kanneci / Müzikte yorumcuyum, yaratıcılığımı ilk kez resimlerimle sergilemeye cesaret ettim

0

Gitarcı Ahmet Kanneci sanatta 40’ıncı yılını geçen hafta Ankara’da konserle kutladı. Türk Amerikan Derneği Galerisi’nde bu vesileyle ilk resim sergisini açtı. 1980’lerden bu yana Jale Nejdet Erzen, Duran Karaca, Adnan Turani’yle resim çalışan Kanneci “Müzikte olduğu gibi resimde de kendimi amatör ve hayat boyu öğrenci kabul ediyorum” diyor.

 

Kanneci, Ankara TAD’da verdiği resitalle 40. sanat yılını kutladı

1975’te, Mamak Çarşısı’ndaki manav – kırtasiyeci karışımı markette gördüğü ucuz gitarı satın alıp çalmayı öğrenmek için azmetmese hayatı çok farklı seyir izleyebilirdi…

18 yaşındaydı, ODTÜ’de mimarlık okuyordu, atletizm şampiyonlukları vardı ve hepsinden önemlisi Jale Nejdet Erzen’den resim dersi alıyor, hayatını gelecekte tamamen sanata adamayı hedefliyordu.

Adımları iz bıraktı

Başlangıçta yeteneğinden şüphedeydi. Ders aldı, kararlılıkla çalıştı. Özgüveni pekişince 29 Kasım 1977’de ilk konserini verdi. Müziği bütünsel kavrayacak donanıma ihtiyacı olduğunu anlayınca, yaşıtı besteci Turgay Erdener’in kapısını çaldı özel ders için. Armoni ve teori bilgisi onu sıradan bir klasik gitarcı olmaktan kurtarıp attığı adımlarla iz bırakacak uluslararası yorumcuya dönüştürdü.

Mimarlık diplomasını çekmecesine koyup müziği seçmesi ve bu konudaki kararlılığı Kanneci’yi İspanya’daki gitar yarışmalarının jürisine taşıdı. Efsanevi gitarcı, besteci Alirio Diaz’ın dostları arasına katıldı, Cere Vito, Cardoso, Ortiz gibi şöhretler ona eser ithaf etti. 1985’te ODTÜ, 1986’da Hacettepe, 1987’da BİLKENT ve Eskişehir Anadolu,  2006’da BAŞKENT üniversitesi konservatuvarında gitar bölümlerinin kuruluşunda görev aldı. Fakat bundan da önemlisi, hatırla, ricayla çağdaş bestecilerimizin çok sayıda gitar eseri yazmasını sağladı. Yekün, niteliği ve niceliğiyle yurtdışında hayret uyandıracak hacme ulaştı.

Resimlerini satmıyor

Marketteki ucuz gitarı görmezden gelip geçse, bugün Kanneci’yi ressam ve muhtemelen mimar kimliğiyle tanıyacaktık.

Radyoların parazitten zor dinlendiği, gazetelerin bir gün gecikmeli geldiği Hatay’ın Kırıkhan kazasında başlamıştı resim serüveni. Ailece her hafta Hayat dergisinin yeni sayısının gelmesini heyecanla beklerlerdi. Dergi dünya resminin önemli örneklerinden poster verirdi. Kanneci 6-7 yaşından itibaren bu resimlerin taklitlerini yaptı. ODTÜ’de gitara merak sarmasına karşın altı yıl Erzen’den ders almayı sürdürdü. Sonra apartman komşusu Duran Karaca’yla, ardından BİLKENT’te ders verdiği dönemde tanıştığı Adnan Turani’yle estetik, resim sohbetleri yaptı, resimlerini gösterip görüşlerini aldı. Her dostluk dünyasına yeni zenginlikleri taşıdı.

“Jale Erdem resmin ne olduğunu bana anlatan kişidir. Bileğimi özgürce kullanmayı öğretti. Duran Karaca renk ve ton uzmanıydı. Monet ve Cezanne’ın önemini hissetmemi sağladı. Adnan Turani ise resmin günümüzde ve gelecekte nerede olması gerektiğini öğretti, resmin iki boyutlu bir sanat olduğunu anlattı, fotografik yaklaşımlardan uzaklaşmamı sağladı. Fikirlerin, renklerin tuvale yalın aktarımı konusunda çok yardımcı oldu. Bu arada Burhan Uygur, Habip Aydoğdu, Eşref Üren, Fethi Arda, Şefik Bursalı gibi tanışma, sohbet etme şerefine nail olduğum kişilerden de çok şey öğrendim.”

Leonardo da Vinci hayranlığıyla yola çıkmıştı. Zamanla Rembrandt, Velazquez, Cezanne’a sevgiyle bağlandı. Bugün bile bir resmi özlediğini hissettiğinde sadece onu birkaç saat seyretmek için uçağa atlayıp Avrupa’ya gidiyor.

Adnan Turani, Kanneci’nin gönüllü öğretmenlerindendi.

Çoğunlukla akrilik ve karakalem çalışıyor. Yazın atölyesinin pencerelerini açabildiğinde yağlıboya yapıyor. Resim ve müzik atölyesi evinin alt katında, yan yana. Gönlü hangisini çekerse sabah ona girip tüm gününü geçiriyor. Yılda ortalama 2-3, en fazla 8-9 resim yapıyor.

Türk Amerikan Derneği’nde 25 Aralık’a kadar açık kalacak sergideki 19 resimden en eskisi 1999’dan, büyük bölümü son üç yılın işleri. Dikkat çeken iki tema müzik ve hayvanlar. Kanneci, ustalarından olumlu işaret almadığı için bugüne kadar resimlerini sergilemekten çekindiğini, geçen yıl vefatından kısa süre önce Adnan Turani’yle ortak sergi planladıklarını fakat bunun gerçekleşemediğini anlatıyor. Resimlerini satmıyor. Akademisyen maaşının geçimine yettiğini söylüyor: “Resmimi beğenen, arzu eden dostum olursa veririm birkaç yıl evinin duvarına asar.”

Dev külliyatı kaydedecek

HÜ. Ankara Devlet Konservatuvarı Gitar Sanat Dalı başkanlığını sürdüren Prof. Dr. Kanneci’nin müzikte geleceğe yönelik en önemli projesi kayıt programı: “Rönesans’tan 20’nci yüzyıla kendisini ispat etmiş solo gitar eserlerinden 33 saatlik repertuvar belirledim. Evime kurduğum mini stüdyoda henüz altı saatini tamamlayabildim. Kalanını ömrüm yettiğince kaydedeceğim.”

1996’dan günümüze farklı firmalardan altı CD’si yayımlanan gitarcı gelecekteki kayıtlarını elektronik yayıncılık kanalıyla müzikseverlere ulaştırmayı planlıyor.

(Serhan Yedig / 20 Aralık 2017 / Hürriyet)

 

 

 

Share.

Leave A Reply

five − 1 =

error: Content is protected !!