Ekrem Zeki Ün, Türk Beşleri olarak anılan bestecilerimizle yaşıttı. Eserlerinde halk müziğinin yalınlığından, tasavvuf müziğinin mistisizminden yararlanmıştı. 1920’lerin başında Paris Konservatuvarı’nda Jacques Thibaud’nun keman, George Dandelot’un kompozisyon öğrencisi olduktan sonra, Türkiye’ye dönüşünde uzun yıllar İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda (bugünün İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı) keman ve piyano dersleri verdi. 1987’de, 77 yaşında hayata veda ettiğinde geride flüt, korangle, keman ve ikisi de piyano için olmak üzere toplam beş konçerto, çok sayıda oda müziği eseri bıraktı. 1972’de, İstanbul Radyosu 2. Programı’nda yayımlanan Besteciler Anlatıyor (*) için yapımcı Nurhan Olcayto kapısını çalmıştı. Üç eseri hakkında bilgi vermekle kalmamış, satır aralarında bestecilik yaklaşımını da yansıtmıştı.
ÜÇ NEFES
Çağdaş akımların ve mistik dünyanın kapılarını zorluyorum
KEMAN VE PİYANO SONATI
Eser mücadele kararıyla bitiyor
Sonat formu, çok sesli müzik alanında en önemli yeri tutar. Biri diğerinden farklı karakterdeki fikirlerin bağdaşmaları, çatışmaları, gelişmeler kaydetmeleri ve bir dağın doruğuna yönelen yamaçlar gibi en sonunda birleşmeleri besteciye kişiliğini iyice belirtme imkanını verir.
Keman ve Piyano Sonatı önce ağır bir girişle başlar. Burada kendine özgü armonik iklimi belirttim. Sonra çetin bir mücadeleyi andıran kısım geliyor. Piyano çoğu defa bir vurgu sazı olarak bu mücadelenin müziksel hücresini veriyor. Keman ise bütün hırçınlığıyla piyanonun karşısına dikiliyor. Denge teşkili için bu mücadelenin yanı sıra, tasavvufla ilgili diyebileceğimiz duygusal bir fikir yer yer sükuneti saklıyor. Sonu yine mücadelenin kararıyla bitiyor, ikinci kısımda bu mücadelenin ana konusu yine bir ara beliriyor. Böylece sonat, dönümlü sanat şeklini alıyor. Son kısımda lirizm ve onun yanı sıra çok ritmik bir motifin gelişme safhaları en çok dikkati çeken etkenler.
Şimdi düşünüyorum da, bunları söylerken belki de eserin özüyle hiç ilgisi olmayan, sırf mimari yapısına değinen birkaç açıklama yapmış oluyorum. Bunun eseri anlamakta bir faydası olur mu, bilemem. Müziksel fikirlerin bünyesi ile gelişmesi o kadar apayrı şeyler ki, bunları sözle ifadeye kalkışmakla, dikkati gerçekle ilgisi olmayan bir yöne çekmiş oluyor muyum acaba?
FLÜT VE PİYANO İÇİN SONAT
Flüt’ün karakteri beni kutsal bir havaya doğru yöneltti
(Nurhan Olcayto / 21 Şubat 1972 / Besteciler Anlatıyor – TRT-2)
Linkler
(*) Bestecilerimiz Anlatıyor programı İstanbul Radyosu 2. Programı’nda (TRT-2) , 1972 yılında yayımlandı. Programın amacı, müzikseverlere Türk bestecilerinin TRT arşivinde kaydı bulunan eserleriyle birlikte, eserler hakkında birinci ağızdan bilgi sunmaktı. 1970’de, TRT’de çoksesli müzik prodüktörü olarak çalışmaya başlayan Nurhan Olcayto (1943-2021), programı hazırlarken besteciler hakkında yazılı kaynaklardan bilgi bulabilmiş, ancak eserler hakkında bilgiye
(*) Besteci eserlerinin öyküsünü nota kağıtlarına, el yazısıyla yazmıştı. Yukarıdaki sayfada Flüt ve Piyano için Sonat anlatılıyor.