İsmet Sıral / En önemli görevimiz senteze gitmek

0

Türk cazının kuyruklu yıldızlarından biriydi saksofoncu İsmet Sıral. 1978’de 51 yaşında Amerika’ya gidip Woodstock’ta, dostu Don Cherry’nin kanalıyla tanıştığı Yaratıcı Müzik Atölyesi’ne katılmış, ders vermişti. Okul açmak üzere döndüğü Türkiye’de umutsuzluğa kapılıp 60 yaşında hayatına son vermişti. Sıral, ölümünden altı ay önce yayımlanan röportajda “Yabancı cazcıların yaptıklarını izleyerek bir yere gidilmez” diyordu.

 

 Sayın Sıral, isterseniz önce müziğe başladığınız yıllardan söz edelim.
– Oldukça küçük yaşta başladım. Lisede, 1945 başlarında, İlhami Bayrı’nın öğretmenliğinde alto saksofona başladım, sonra da tenora geçtim. Askerliğimi İstanbul’da Harbiye’deki eski orduevinde yaptım. Birlikte askerlik yaptığımız piyanist Nihat Divitçioğlu bana cazı aşıladı. Üç yıl sonra da İsmet Sıral Orkestrası kuruldu. Bu orkestrada trompetçi Müfit Kiper, davulcu Vasfi Uçaroğlu, basçı Yorgo yer alı-yordu. Sonradan Selçuk Sun, Aydemir Mete katıldı. Trompetçi Zekai Apaydın, solist Sevinç Tevs, Lamia Doyran, Ayten Alpman da zaman zaman katıldılar. Bu orkestrayla radyoda her hafta çalıyorduk.
O sıralarda cazcılar genellikle kulüplerde çalıyorlardı sanıyorum. Siz de çalıştınız mı bu lokallerde?
– Evet, o sıralar epeyce kulüp vardı ve canlı müzik çalınıyordu buralarda. Biz de Fuaye Adnan, İlham Gencer’in kulübü, Galatasaray’daki Karavan gibi kulüplerde çalıştık.
Sonra yurtdışına gittiniz sanırım…
– Evet, 1953’te yurtdışına çıktım. Almanya ve Fransa’da bir yıl İngiliz orkestrasıyla çalıştım. Sonra geri döndüm. 1962’de bu kez İsveç’e gittim ve dört yıl orada kaldım. Kendi adıma kurduğum orkestra vardı ve dans müziği çalıyorduk. Daha sonra 1978’de Woodstock’a gittim. Five Feelings adlı bir topluluğumuz vardı. Orada yaratıcılık üstüne ders veriyordum aynı zamanda. Yani müzik eğitimini tamamlamış öğrencilere bir tür üst lisans ders veriyordum.
Yeniden eski günlere dönmek istiyorum. Hep sorulur, kimlerden etkilenmiştiniz başlangıç yıllarında?
– Ben en çok Coleman Hawkins’ten etkilenmiştim. Onun çalışına hayrandım. Bir kitap bulmuştum ve onun sololarına çalışıyordum. Alto çalarken tabii Parker’dan etkilenmiştim. Daha sonra Coltrane de etkiledi beni.
Cazın bugünü için neler söylebilirsiniz?
– Cazda büyük ilerlemeler oldu, değişiklikler oldu. Yeni şeyler bulunuyor sürekli olarak, bitmeyen bir gidiş var.
Peki, Türkiye’de durum ne?
– Şimdi Türkiye’de yaşayan müzisyenler olarak bizim önemli bir görevimiz var: Bir senteze gitmek… Bütün dünyada yeni şeylerin arayışı var dediğim gibi, kendi müzik kalıplarının dışına çıkmak, farklı bir şeyler, yeni motifler bulmak için çalışıyorlar hep. Onların eski yaptıklarını iz-lemekle bir sonuca gidilmez. Yapmamız gereken şey bizim müziğimizi özümsemek ve Batı müziğiyle kaynaşmayı başarmak. Bunu söylerken, bizim müziğimizi en ilkel haliyle alıp yeniden modernize edelim, demek istemiyorum. Örneğin çağdaş bestecilerimiz, Cemal Reşit Rey, Ferit Alnar, Adnan Saygum bu müziği alıp yeniden düzenlemiş. Yeni bir anlayışla, modern bir anlayışla bakmışlar. O zaman yola çıkılabilecek bir nokta da var demek ki. Bir caz müzisyeni için hazır malzemedir bu. Buradan giderek çok güzel sonuçlar elde edilebilir. Bunlar yapılması gereken şeyler, ama bir müzisyenin yetişmesi de kendiliğinden olan bir şey değil. Bizdeki koşulları hepimiz biliyoruz. Bir caz okulu mutlaka gerekli. Dışardan sanatçıların, hocaların, hatta yabancı öğrencilerin de geldiği bir okul. Birtakım kurumların da caz faaliyetlerine sahip çıkması gerek. Örneğin basının desteği çok önemli müziğimizin ilerleyebilmesi, kendi kimliğini tam olarak kazanabilmesi için.
(Kürşat Başar / Mart 1987 / Gösteri Dergisi)

Linkler

Sıral’ın Vikipedi biyografisi

Anısına açılan web sayfası

Share.

Leave A Reply

17 + 1 =

error: Content is protected !!