Cemal Reşit Rey / Revü tipi opereti tercih ediyorum

0

1932 yılında, Üç Saat Opereti’nin sahnelenmesi İstanbul’da heyecanla karşılanmıştı. Bu vesileyle ayaküstü yapılan röportajda Cemal Reşit Rey ve kardeşi Ekrem Reşit operet sevgilerinin nedenini anlatıyor.

 

Niçin bir operet bestelediniz?

— Çünkü halkımızın bir operet dinlemek arzusu vardır.

Hepsi bu kadar mı? Şu halde bir sual daha : Eserinizin mâhiyeti nedir ve bununla ne yapmak istediniz?

— Malûm olduğu üzere muhtelif operet tarzları vardır. Meselâ: Klâsik Operet denilen operet ki, bilhassa Fransa’da büyük bir inkişaf göstermiştîr. Buna misal olarak La Mascotte, Le Fille de Madame Angot, Les Cloehes de Corneville gibi birkaç isim sayabiliriz. Bundan başka, Viyana Opereti, Musikili komedi ve en yeni olan Operette-Revue vardır. Bu sonuncusu Amerika’da doğmuştur.

Viyana Opereti’nde Fledermaus, Veuve Joyeuse, Çardaş’ı misal getirebiliriz. Musikili Komediye gelince, M. Maurice Yvain ve M. Moretti’nin eserlerini zikredebiliriz. Dördüncü, yani Operette-revue için de eğer mutlaka bir misal vermek lâzımsa, “No, no, Nanette”, “Rose-Marie” vesaireyi söyleyelim…

Ben, işte bu son şekli intihap ettim. Çünkü asrın ihtiyaçlarını ve asrî tiyatro tekniğini en çok gösteren odur. Bu nevi operetler, pek çok tablolu, pek çok dekorlu, pek çok kostümlü, danslı, büyük bir figürasyonlu ve mühim bir mizansenli operetlerdir. Müziği de caz müziğidir. Bunlarda bir iki parça vardır ki, birçok defa tekerrür eder; tâ ki ahalinin aklında kalsın. Bittabi müzik de gayet canlı, oynak, aynı zamanda basit ve çabuk hıfzedilebilir bir şekilde olur.

Ben, işte bunu yapmaya çalıştım. Herkesin söyleyebileceği ve dans edebileceği fokstrotlar, tango, valsler, rumba, bluz gibi parçalar koydum. Bundan başka ayrıca, nümero şeklinde şark havaları ve danslarını da…

Evet!..

— Şark havaları… ve danslarını da…

Müzik başlamıştı. Afacan şarkısını prova ediyordu:

Anne, simit isterim!

Anne, şeker isterim!

Anne, yo-yo isterim!

… Kıymetli san’atkârı işinin başında yalnız bırakmaktan başka çare yoktu…

(Röportajcısı belirsiz / 15 Kasım 1932 / Darülbedayi Dergisi)

 

EKREM REŞİT REY / Niçin operet yazdım

Çünkü, operet neş’e demektir. Neş’e ise Türklüğün hassalarındandır. Toprağımız en güzel toprak, semamız en mavi sema, güneşimiz en parlak güneş… Neden meyus olalım? Neden, san’at peşinden koşmak için başka memleketlerin sislerine, dumanlarına bürünelim? San’at, Türk sanatı, bizim san’at aydınlıktadır. Onu güneşte şeffaf, olmuş bir üzüm tanesinde, yarılmış, bal dolu bir incirde, berrak denizlerimizde, yeşil ovalarımızda, su başındaki güzel kızlarımızın parlak kahkahalarında bulalım. Bizim güneşimizde ısınan, bizim denizimizde yıkanan İtalya’da Comoedia del Arte’lerle, İspanya’da Zarzuela’larla İtalyanlar, Îspanyollar tabılarına, zihniyetlerine muvafık temsillerle zevkiyap olsunlar da, neden biz yalnız büyük şaheserlerle iktifa ederek tabamızın meylettiği eğlenceli piyeslerden kendimizi mahrum edelim? Türk, tab’an, zihnen şendir. Buna en büyük delil de Karagöz’dür. Karagöz’ü yaratan bir kavim, eğlenceli eserlerden hazzetmek tabiatiyle yaratılmış demektir.

Share.

Leave A Reply

eight − 6 =

error: Content is protected !!