Jelly Roll Morton / Cazı 1902’de ben yarattım, W.C. Handy değil

0

1938 Ağustosu’nda Amerikan Down Beat dergisinde yayımlanan bir açık mektup caz dünyasında geniş yankı uyandırmıştı. Yazan Jelly Roll Morton adlı bir piyanistti. “Melodileri unuttuğum için doğaçlama yapardım, caz benim icadımdır” diyordu.

Sayın Bay Ripley:

Uzun yıllardır “İster inan, ister inanma” köşenizin okuruyum. Radyo programınızı da derin bir ilgiyle dinliyorum. Samimi olarak ifade etmem gerekirse çabalarınız doğa bilimine önemli bir katkıdır!

26 Mart 1938’deki programınızda W.C. Handy’yi caz, stomps ve blues’un yaratıcısı olarak açıkladınız. Bu açıklamayla bana büyük haksızlık yaparken pek çok hayranınıza da yanlış bilgi verdiniz.

Tüm tartışmaların ötesinde, şunu açıkça biliyoruz ki New Orleans cazın beşiğidir. Ve ben de 1902’de, Dixieland Band kurulmadan yıllar önce, cazın yaratıcısı oldum. Caz bir üsluptur, beste değildir; eğer müzisyenin yeterli bilgisi varsa, her tür müzik caz olarak çalınabilir. İlk stomp, ismiyle belirtmek gerekirse “King Porter Stomp” 1906’da bestelendi. 1907’de bestelenen “Georgia Swing” swing adını taşıyan ilk eserdi. Önde gelen plak firmalarından bu bilgileri alabilirsiniz. “New Orleans Blues” 1905’de bestelenmişti. Aynı yıl “Jelly Roll Blues” yazıldı, fakat yayımlanmadı. New Orleans yeryüzünde en büyük ragtime müzikçilerinin buluşma noktasıydı. Müzisyenlikten de öte, her birinin özgün bir üslubu vardı. Benim üslubum epeyce ilgi çekiyordu. 1903-04 arasında turneye çıkmaya karar verdim. Mississippi, Alabama, Florida, Tennessee, Kentucky, Illinois ve pek çok diğer eyalette sıra dışı bir müzikçi olarak nitelendirildim.

Ragtime profesörünü kim duymuştu

Küçük bir salon sahibi olan Fred Barasso, 1908’de Memphis’e gelmemi sağladı. Dört yerde işletmesi vardı: Memphis, Greenville, Vicksburg ve Jackson… ABD’de zenci tiyatro çevreleri doğuyordu… İşte o yıl Memphis’te Nandy ile karşılaştım. Doğduğu Henderson’dan daha yeni geldiğini öğrendim. “Bana Prof. Handy” ismiyle tanıştırıldı. “Ragtime, caz, stomps, blues profesörü”  sıfatını taşıyan birini duyan var mıdır bilmem? Ve bunlardan hiçbirini çalamıyordu… Ve sizi temin ederim ki çalmayı da öğrenemedi. (Çılgın ezgiler, armonilerde sayısız parmak oyunu, müthiş doğaçlamalar, doğru, heyecan verici ve kışkırtıcı tempolardan bahsediyorum.) Bay Handy’nin yeteneğini iyi biliyorum: Halk ezgileri, ilahiler, marşlar… Eğer bana inanmıyorsanız, kendiniz kontrol edin yeteneğini…

St. Louis Blues’u Williams besteledi

Prof. Handy grubuyla birlikte haftada birkaç gün Memphis’te zencilerin de gittiği Dixie Park adlı lunaparkta çalardı. Gitarcı Guy Williams, 1911’de bu grupta çalışıyordu. “Jogo Blues” adlı bir bestesi vardı. Bu eser Pace and Handy tarafından aynı isimle yayımlandı. Daha sonra ismi “St. Louis Blues”a dönüştü. Williams henüz eserin telif haklarını almamıştı. 1912’de ben Teksas’taydım. Müzisyen arkadaşlarımdan biri “Memphis Blues” adlı bir beste getirdi çalmamız için. Çalmaya başlar başlamaz, melodiyi tanıdım. Eseri getiren James Miles’a (tromboncuydu, hâlâ Houston’da yaşıyor) dedim ki “İlk tema Black Butts’ın ve epeyce süslenmiş.” Butts, gerçek bir blues’cuydu, bir başka deyişle nota bilgisi olmayan bir boogie-woogie müzisyeniydi. İkinci temanın benim olduğunu ekledim. Sonuncu tema ise Tony Jackson’a aitti: “Whoa B- Whoa” çıktı ortaya. O yıllarda caz ve stomps sözcüklerinin anlamını benden başka bilen yoktu. Bunlar yeni sözcükler olarak sözlüklere eklendi, fakat yanlış anlamlarla… Blues sözcüğünün anlamını herkes biliyordu. Örneğin ben 8-9 yaşlarında “Alice Fields”, “Isn’t It Hard to Love”, “Make Me a Palate on the Floor” gibi blues melodilerini biliyordum, sonra da bunları gitarla çalmaya başladım. Handy de kendi kataloğunu isimlendirdi: “Atlanta Blues.” Bay Handy, herhangi bir eseri kendisinin yazdığını kanıtlayamaz. Büyük bir ihtimalle bestecisi bilinmeyen, kulaktan kulağa dolaşan ezgileri duydu ve bunları kullandı. Bir kişi, yarattığı söylenen müziğin bir parçasını bile çalmayı beceremiyorsa ona nasıl yaratıcı denebilir ki?

Hâlâ şunu iddia ediyorum: Caz henüz zirve noktasına ulaşmadı. Muhtemelen caz tarihinin hâlâ yaşayan yegane ilk örnek kişisiyim. Katkılarım bana ne doğrudur, ne değildir söyleme yetkisi veriyor. Sanırım çağımın 100 yıl önündeyim. Caz bir stildir, üsluptur, beste türü değildir. Caz herhangi bir besteye uyarlanabilir. Eğer uyarlamayı yapacak kişinin şüpheleri varsa, benden ilham alabilir. Eğer bir yarışma gerekirse, ben hazırım.

Kamuoyu gerçeği merak ediyor

Beni yanlış anlamayın lütfen. Her ne kadar Bay Handy’nin herhangi bir blues’u yayımlanmadan pek çok blues bestelemiş olsam da blues’un ortaya çıkmasında herhangi bir rolüm olduğunu iddia etmiyorum. Küçük bir çocukken duymuştum çoğunu. Örneğin okula gittiğim dönemde Garden District’te yakınlarımı ziyaret ederdim. O dönemde pek çok blues’cu dinledim: Buddie Canter, Josky Adamns, Game Kid. Frank Richards, Sam Henry.. Biz bunlara New Orleans’ta ragmen derdik. 10 cent’lik noel borazanını alıp, kamışı çıkarıp, sadece ağızlıktaki metal bölümle çalarlardı. New Orleans trompetçilerini taklit eden herhangi bir trompetçiden çok daha iyi çalarlardı… Ben Memphis’e gittiğimde Handy çoğunlukla keman çalardı. Kemancılar New Orleans’ta bile kuralların dışına çıkamaz… Bu bilinir…

Blues adlı ilk eseri Chris Smith besteledi

Dilerim bu mektup gerçeklere ulaşmanızı sağlar. Şüpheciliğinizi kışkırtıyorsa, önemli değil. Tüm Berlin bestelerini caz olarak çaldım, bu açıdan iyi eserlerdi hepsi. Size pek çok beste eskizimden birini gönderiyorum, umarım sözlerimin doğruluğu konusunda size ışık tutar. Verdiğim bilgilerde herhangi bir çelişki varsa, sözümü hemen geri alırım. Art Hickman, San Francisco’dan New York’a ilk yolculuğuna çıkmadan ben ülkenin iki kıyısı arasında mekik dokuyordum. Daha Handy’nin ismi bile yoktu ortalarda. Hatırladığım kadarıyla, blues ismini taşıyan ilk besteyi Chris Smith yazmıştı. Sanırım hâlâ Capitol Theater Building’den bir bina ötedeki Shapiro-Bernstein’da yaşıyor.

1905’te Tony Jackson “Michigan Water Tastes Like Sherry Wine” adlı bir blues çalardı. Sahnede “Elgin Movements in My Hips, with 20 Years” gibi blues şarkılarından başka bir şey söylemezdi. Blues müzik sayılmazdı. Yüzlerce, belki binlerce kişi vardı blues’dan başka bir şey çalamayan.

Müzik öylesine güçlü bir ifade aracı ki, belki bu nedenle hükümetin kontrolü altında olması gerekir. Bu açıdan korumaya yönelik hiçbir girişim göremiyoruz. Bir kişi herhangi bir sıfatla ortaya çıkmadan önce, geçerli kanıtları da sunmalı. Hırsızlığı engelleyecek çok daha sert yasal yaptırımlar getirilmesini destekliyorum. Çukur kazıcılığı, sokak temizlikçiliği yapması gerekirken boşluklardan yararlanıp milyonlar düzeyinde büyük kazançlar elde eden kişiler var. Telif haklarının iyi korunmamasıdır bunun nedeni.

Hırsız parayı kaptı

Size ilk, tek notasını yazmadığı eserden büyük paralar kazanan birçok kişi gösterebilirim. Gerçek bestecileri hapsi boylamaktan korktuğu için ses çıkaramıyor. Hukukun ilgi göstermemesi hırsızlıkları mazur gösteremez. Cazın temellerini ben attım ve hâlâ kurumayan caz pınarıyım. Şimdi herkes bu iddiada. Farklı isimlerle kamuoyunun karşısına çıkıyorlar, kamuoyunu yanıltıp puan almaya çalışıyorlar. Oysa bunlar caza hizmet etmeli, bu yolla toplumu mutlu etmeli. Dinde de tanrı olduğunu iddia eden pek çok isim var fakat tanrı tek…

Caz söz konusu olduğunda, müzikçiler çoğunlukla diğerlerinin hakkını vermekten çekinir, yine de pek çok kişi “Ben de duymuştum, onu ilk çalan Jelly Roll’du” diyecektir. Size Clarence Jones’u da tanık gösterebilirim. Eminim farklı müzikçilerin benim icram ve bestelerim için “Sıra dışı” dediğini hatırlayacaktır. Fakat beni her duyan, hangi enstrümanı çalarsa çalsın hemen taklitçim olurdu. Benim kullandığım ses dizimi öylesine sıra dışıydı ki, kimileri çaldığımın notaya geçirilemeyeceğine dair iddiaya girerdi. Yıllar içinde bu düşüncenin gerçek olduğu ortaya çıktı. Will Rossiter’in uyanık düzenlemecisi Henri Klickman bile beceremedi. Fakat ben çok farklı matematik ve armonik yapıları çözdüm, benden başka herkese tuhaf geliyordu bunlar.

New York caza katkıya yeni başladı

Sevgili Bay Ripley, sizden de iddialarınızla ilgili geçerli kanıtlar sunmanızı talep ediyorum. Sunamayacağınızı biliyorum. Sizi bu hataya sürükleyen kişinin de sunamayacağı aşikar.

O da cazın temelleri konusunda hiçbir şey bilmiyor.

New York bile yeni başladı caza olumlu katkıda bulunmaya. Bu iyi unsurların çoğu benim eğittiğim kişiler ya da New Yorklu usta müzikçilerin öğrencileri. 1926’ya, benim New York’ta yaşamaya karar vermeme kadar gerçek cazın ne olduğunu bilmiyorlardı. En ufak bir fikirleri bile yoktu. Klarnetçi Sidney Bechet, basçı William Brand gibi birkaç müthiş unsura rağmen New York’ta caz sözlükteki tarifi gibi haykıran, gürültülü, aykırı tonların çarpıştığı bir müzikti ki buna caz denemez. Müzik rahatlatmalı, sakinleştirmeli. Çoğunda olduğu gibi katlanılmaz olmamalı…

Bir aşırılıktan diğerine geçebilmek yetenek ister. Fakat nasıl kullanacağını bilmeden bu yeteneğe sahip olmak berbat bir şey. New York’ta caz gruplarının 12-15 kişiden oluştuğunu duyarız sık sık. Tüm güçleriyle dinleyiciye doğru patlayıverirler. Çoğu zaman kulüp müşterileri kulaklarını beyinlerine çarpacak bu güçlü etkiden korunmak için kulakları kapar. Sonra aynı melodide, hiç beklenmedik anda trompet ile davul solosunu duyarsınız. Piyano ve gitar çalmaya devam ettikleri halde duyulmaz olmuştur. Bu sırada diğerleri enstrümanlarını birer dekor gibi taşımakta, sigara içip dedikodu yapmaktadır.

Tüm uluslardan müzisyenler nasıl çaldığımı gördü; bir süre sonra çaldığım materyalin sahneden sahneye dolaştığını fark ettim. Fakat yanlış biçimde… Sıcacık swing melodileri yerine boğucu varyasyonların, kimi zaman kakışan armonilerin arkasında…

Pek çok katkım oldu: Parlak giysiler, esprilerle ilk soytarı şef oldum cazda. Şimdilerde master of ceremonies diyorlar. Orkestradaki ilk üç sesli grubu kurdum. Bas, keman, davulla ilk altyapıyı kaydettim. Davulda ilk fırça sololarını yaratan kişiyim. Pek çok taklitçim çıktı, kovuldular ya da piyasadan çekildiler. Sizi sorumlu tutmuyorum olanlardan ötürü. Size sadece, karşınızdakini doğru yola getirecek, cephanelik bilgileri sunuyorum. Tanrı bizi bir başka Hitler ve Mussolini’den korusun.

Dostlukla.

Jelly Roll Morton

Caz ve stomps’un yaratıcısı

Victor Sanatçısı

Dünyanın En Popüler Şarkılarının Bestecisi

(Tercüme: Serhan Yedig / Müzik Söyleşileri / (C) tercümenin her hakkı saklıdır)

Linkler

Wikipedia biyografisi

Share.

Leave A Reply

15 + 9 =

error: Content is protected !!