Akın Eldes / Tellerin kıymetini bilin, hepsini ellerimle kestim

0

Bulutsuzluk Özlemi, Pinhani gibi gruplardan tanıdığımız gitarcı Akın Eldes, üçüncü albümünün kaydını tamamladığında heykeltraş arkadaşı Eşber Karayalçın “CD kapağını ben tasarlamak istiyorum” dedi. Galvaniz tellerden, gerçek boyutlarda gitarist heykeli yaptı. Bir koşulu vardı: Her CD’ye heykelde kullandığı telden, bükülmüş bir parça konacaktı. “Harika bir fikir, ben keserim telleri” deyip işe koyuldu Akın Eldes. İlk günün sonunda 150 tel kesebilmiş, elleri su toplamıştı. Eşi ve arkadaşlarından yardım istedi. Üç günde kaydettiği, iki bin adet basılan CD’nin tellerini kesip bükmeleri günler sürdü. “Perişan olduk” diyen Eldes, isminden kaydına her aşaması sürprizlerle gelişen Cango albümünü anlattı.

Akın Eldes, her gitarcıya nasip olmayan, gönlünce albüm kaydetme fırsatını yakalayan nadir isimlerden. 2002’de “Kafi”, iki yıl sonra “Türlü” CD’leri yayımlandı. Her ikisi de ilgi çekti. Bazı hayranları Bulutsuzluk Özlemi’ndeki alışıldık hard rock çizgisinin dışına çıktığı, daha melodik çaldığı gerekçesiyle pek memnun kalmasa da, yöneltilen eleştiriler övgülerin arasında kaybolup gitti. Aradan bir yıl geçti. Bu sürede albümler satıldı, Akın Eldes farklı topluluklarla sayısız konser verdi. Fakat mutsuzdu. Beklediği açılımı yakalayamamıştı.
“2000’den bu yana müzikal üreticiliğim arttı. Sürekli yeni fikirler geliyor, bunları evde kaydediyorum. Stüdyoya kapanıp, yalnız çalmayı seven müzikçilerden değilim. Kollektif çalışmayı, grup atmosferinde, iletişimle oluşan, dinleyiciye açık müziği seviyorum. Bu nedenle albümlerim, benim için konserde çalacağım parçaların yalın birer eskizidir. CD’deki fikirler sahnede, diğer müzikçilerin katılımıyla, karşılıklı iletişimle gelişir. Albümlerin konserleri ateşleyeceğini umuyordum, talep gelmeyince umutsuzluğa kapıldım. Müziğimi sorgulamaya başladım. İnternet ve MP3 çağında albüm kaydetmenin boşa uğraş olduğuna karar verip, yeni iletişim yolları aramaya başladım.”

İlham Amerika’dan geldi

Eldes 45 yaşında, evli, 12 ve 4 yaşlarında iki çocuğu var. Hayatını, mühendislik yapan gitarcı Önder Focan, kaptanlık yapan piyanist Ali Peret gibi, müzik sektörü dışında kazanıyor. İTÜ’den aldığı gemi mühendisliği diplomasını yıllar önce çekmeceye koymuş. 16 yıldır bröveli turist rehberi. Yılın ortalama 5 ayı, Almanlarla Türkiye yollarında. Bunun karşılığında gönlünce müzik yapıyor. “Aslında içe dönük, mahcup bir kişiliğim var. Rehberlik sayesinde açıldım, zihnimi farklı bir alana yönelttikten sonra, şevkle müziğe dönmemi sağlıyor. Turda, akşamları odama kapanıp, müzik çalışırım. Rehberliğin müziğimi malzeme açısından beslediği söylenemez. Buna karşın halk müziğiyle ilgili yerel özellikleri, örneğin bağlama akord düzenlerini de rehberlik sayesinde gezerken öğrendim.”
İki albüm hayal ettiği konser hareketini oluşturamayınca, Akın Eldes evine kapanıp yeni çözüm yolları aradı. İnternet sitesini geliştirip, müziğini paylaşıma açmayı planladı. Bir yandan bilgisayarına kayıtlar yaptı. Geçen yaz, İstanbul’un sıcaktan kavrulduğu günlerden birinde telefonu çaldı. “Basçı dostum İlkin Deniz, Amerika’dan tatile gelmişti. Üç gün zamanım var, haydi birlikte bir şeyler çalalım, dedi. Arkadaşımız Tanju Duru, stüdyosunun uygun olduğunu söylemiş. Bestelerimden üçünü seçtim, hızla notaya geçirdim. Ertesi gün davulcu Turgut Alp Bekoğlu’yla stüdyodaydık. Bu üçlü ilk kez bir araya geliyordu, içimizden geldiğince çaldık. Çalışmamız kaydedildi. Dinlediğimizde çok beğendik. Haydi, birkaç parça daha kaydedelim, dedi İlkin. Akşam eve koştum, birkaç parçayı daha notaya geçirdim. Ertesi gün onları da kaydettik. Üçüncü gün kayıtlar bitmişti…”

Nereden çıktı bu Cango?

Müziğin su gibi akmasında, davulcu Bekoğlu ile basçı Deniz’in geçmiş tecrübelerinin önemli payı var. İkili 10 yıldır emprovize eksenli çalışmalar yapan Telvin Üçlüsü’nde Erkan Oğur’la çalışıyor. Ön hazırlıksız çalmaya başlayıp, duygularının, sezgilerinin izinde uzun serüvenlere çıkıyorlar. Caz, folk, klasik, rock, mistisizm gibi sayısız kaynaktan besleniyorlar. İkili, bu kayıt sırasında, özgür çağrışıma açık dünyalarına Akın Eldes’i de kattı. Jimmy Hendrix’in verdiği ilhamla gitara başlayan, uzun yıllar protest rock’ın dalgalarında sörf yapan gitarcıyı emprovizasyonun derin sularına ulaştırdı.
Albüme yayımcı bulmak, beklendiğinden kolay oldu. Kayıt haberi, Eldes’in konserlerde eşlik ettiği Pinhani grubu kanalıyla, Piccatura’ya ulaşmıştı. Firma kaydı yayımlamaya karar verince, Eldes isim arayışına girişti.
Seçtiği ismi arkadaşlarına söylediğinde, birbirinden ilginç tepkilerle karşılaşması, yeni bir fikri doğurdu: Teybini eline alıp, turdaki Alman turistlere, eşine, arkadaşlarına uzattı, “Sizce Cango ne demektir” diye sordu. Kimi, isminin telaffuzundan yola çıkıp, Belçikalı Çingene caz gitarcısı Django Reinhardt’ı hatırladı; kimi eroinmanları, 1970’lerde Sultanahmet’e gelen parasız turistleri. Reinhardt diyen yanılmıştı, çünkü Belçikalı gitarcı henüz Eldes’in ilgi alanına girmemişti. Turizm sektöründe sudan ucuz son dakika turlarıyla Türkiye’ye gelen, otelden çıkıp tek kuruş harcamayan, tura katılmayanlara cango deniyordu… Eldes, cevapları ses kesitleri halinde parça aralarına serpiştirdi.
Sıra albüm kapağına geldi. Heykeltraş arkadaşı Eşber Karayalçın talip oldu kapağı yapmaya. Ankara Esenboğa Havalimanı’nda sergilenen telden heykeline benzer bir tasarım hazırladı. Fotoğrafı kapağa yerleştirildi. “Bu eserin bir uzantısı olarak her CD’nin kapağına aynı telden, üç yerinden bükülmüş bir parça konmasını istiyorum” dedi Karayalçın. 2 milimetre kalınlığında 200 metre galvaniz tel alan Eldes, penseyi eline alıp, başladı kesmeye. İlk günün sonunda sadece 150 tane kesebilmişti. Web sitesindeki güncesine “Perişan oldum, ellerim su topladı” yazdı. Ertesi gün eşi, üç arkadaşıyla yardımına koştu. Kesmesi kolay, 1,5 milimetrelik tel aldılar. Bitecek gibi değildi. Teli kucaklayıp, tornacıya gittiler. Kestirdiler. Yine de 2000 parçayı bükmek beş gün sürdü. Neyseki, CD’lere yerleştirmeyi fabrika üstlendi. Tel operasyonu, kayıttan uzun sürmüştü…
Eldes, Cango’da yıllardır özlediği, egodan uzak grup müziğine ulaştığını söylüyor: “Bulutsuzluk Özlemi’ndeyken eve kapanır, grup repertuvarından bir parçayı ele alıp, gün boyunca beste üzerine farklı fikirler geliştirmeye çalışırdım. En güzel soloyu bulmaya uğraşırdım. Sahnede solo sırası bana geldiğinde bu fikirlerden hiçbirini uygulayamaz, nedenini de anlayamazdım. İlkin ve Turgut’la çalışırken fark ettim ki, grupta liderlik ortadan kalkınca, müzikçiler birbirini takip edip, fikir fikir üstüne koyunca müzik çok farklı boyut kazanıyor.”
Sonbahar’da İlkin Deniz’in yolu bir kez daha İstanbul’a düşünce Eldes’i yine aradı, fırsatı değerlendirip stüdyoya girdiler. Bir albüm daha kaydettiler. “Başka Türlü”nün önümüzdeki yaz yayımlanması planlanıyor. Eldes bugünlerde Pinhani’nin yeni albümünü kaydediyor. Hemen ardından, biriken bestelerini gözden geçirecek ve beşinci albümün çalışmalarına başlayacak.
(Serhan Yedig / 30 Aralık 2007 / Hürriyet)

Linkler

Kişisel web sayfası

Facebook

Share.

Leave A Reply

sixteen − twelve =

error: Content is protected !!