Senem Diyici / Konserinde protokol gevezelerini uyardı, Türkiye’de soluğunu kestiler

0

Bülbülün çektiği dilinden, der eskiler. Senem Diyici dili, sesi, ezgileri sayesinde Avrupa’da şöhret sahibi oldu. Türkiye’de ise epey düşman kazandı. 1991’de, İstanbul’daki bir caz festivalinin açılışında verdiği konser sırasında saygısız protokol dinleyicilerini terslediğinden beri Türkiye’deki tüm organizasyonlardan dışlanmış durumda. Fransız, Hollandalı ve Hintli müzikçilerden oluşan dörtlüsüyle, 1999 başında dördüncü albümü “Tell Me Trabizon”u yayımlanan Diyici, sorularımızı Hollanda’dan yanıtladı.

Sivri dilli olmaktan pişman mısınız?
– Hayır, sivri dilli olmaya devam edeceğim. O festivalin açılış konserinde, yanlış zamanda, yanlış yerde olduğumu düşündüm. Yıllardan sonra ilk kez grubumla Türkiye’ye gelmiştim. Balo havasındaki bazı dinleyicilerin, ön sıraya oturup opera dürbünleriyle beni süzmeleri, “Bunları biliyoruz, bize başka şeyler söyle” diye bağırmalarına dayanamadım. Yıllardır Avrupa’da sayısız konser verdim. Kendi ülkem hariç, hiçbir yerde böyle bir davranışla karşılaşmadım. “Rahatsızsanız kapı bu tarafta, çıkabilirsirsiniz” dedim. Başka ne yapabilirdim?
Duymazdan gelebilirdiniz.
– Sivri dilliyim, ama kesinlikle dik kafalı değilim. Eleştiriye açığım. Hakarete uğrayınca susamadım. Onlar çıkıp gitti, geri kalanlar alkışlayarak destekledi.
Ama o gün bu gündür Türkiye’de konser veremiyorsunuz…
– Bu beni üzüyor gerçekten. Ama müziğim Avrupa’da dinleniyor ve beğeniliyor. CD’lerim yayımlanıyor. Zaman geçer, insanlar değişir. Protokol sırasından caz dinleyenlerin de değiştiğini sanıyorum…
“Takalar“ ve “Jest“ albümlerinde türküleri caz formunda yorumlamıştınız. Geçen yıl yayımlanan “Divan“ da Klasik Türk Müziği’ne yönelmenizin özel bir nedeni var mıydı?
– Klasik Türk Müziği kökenliyim. Jest’te Münir Nurettin’in de bir eserini seslendirmiştim ama eski gözağrımı ihmal ettiğimi hissediyordum. “Divan“ nostaljik denebilecek bir albüm oldu. Avrupa’daki eleştirmenlerce oda müziği formunda bir eser olarak değerlendirildi.
Trabzon’la özel bir bağınız var mı?
– Karadenizli değilim. Ailem Vanlı. Babam Berivan, annem Kürt kökenli. Lazların dünyaya bakışlarını seviyorum. Deniz kültüründen gelmeleri, kadınlarına saygı göstermeleri, mert insanlar olmaları beni etkilemiş olabilir. 1970’lerde Galata Kulesi’nde, Kervansaray’da şarkı söylerken bir çok Karadenizli arkadaşım olmuştu. Trabzon’a gittiğimde de dostlar edinmiştim. Tüm bu anıların birikimi son albümü oluşturdu.
CD’nizde Karadeniz ezgileri Hindistan’ı, Afrika’yı dolaşıp Avrupa’ya ulaşıyor; “dünya müziği“ne dönüşüyor. Senem Diyici Quartet’te müzik nasıl oluşur?
– Ezgileri eşim Alain Blesing’le seçiyoruz. Düzenlemeleri o yazıyor. Hintli perkusyoncumuz Ravy Magnifique ve Fransız flütçümüz Philippe Botta’yla son şeklini veriyoruz. Yedi yıldır birlikteyız, ortak bir sesimiz var artık. İlk iki albümde tema üzerine emprovizasyonlar vardı. Tell Me Trabizon’da herkes fikrini söyledi, müzik yazıldı; stüdyoya girip kaydettik. Tabii konserlerde yine emprovizasyon yapıyoruz. Karadeniz ezgileri bana Kelt müziğini hatırlatıyor. Konserlerimizi dinleyenler de aynı şeyi söylüyor.
Epeydir ‘oynak’ söylenen bazı türküleri, içlerindeki hüznü, burukluğu vurgulayarak yorumlamışsınız. Gurbette olmanın hüznü mü bu, yoksa ruhuna uygun söyleme çabası mı?
– Alain böyle hissetti ve düzenlemeleri yaptı. Ben de içimden geldiği gibi okudum.
Konserler, yeni projelerden bahsedelim son olarak.
– Fransa’da albüm yayımlandıktan sonra konserler verdik. Yunanistan’da çaldık. Önümüzdeki aylarda Almanya’da konserimiz olacak. Daha sonra Alain’le tiyatro müziği yapacağız. Bir Fransız toplulukla dünyayı dolaşacağız. ‘Takalar’daki repertuvarı gözden geçirip tekrar yayımlamayı düşünüyorum.

FRANSA’DA İLK CD’SİYLE PARLADI: Senem Diyici, 1953 İstanbul doğumlu. Müziğe 6 yaşında, TRT Çocuk Korosu’nda başladı. Emin Ongan ve Feridun Darbaz’dan Türk Müziği dersleri aldı. 1981’te Fransa’ya yerleşti. Suluboya resimler yaparak hayatını kazandı, bu arada müzik çalışmalarına başladı. Hollandalı gitarcı Alain Blesing’le yaşamını birleştirip, Senem Diyici Quartet’i kurdu. Grubun 1990’da yayımlanan ilk albümü ‘Takalar’ Fransa’da büyük ilgi gördü. ‘Jest’ ve ‘Divan’la dinleyici kitlesini genişleten Diyici’nin CD’leri, France Soir, Liberation, Nouvel Observateur gibi yayınların eleştirmenlerince övgüyle karşılandı. Şarkıcı, Avrupa’da yılda ortalama 40 konser veriyor. Diyici’nin son albümü iki ay önce Fransa’da ‘Buda Musique’ tarafından yayımlandı. İlgiyle karşılanan ‘Tell Me Trabizon,’ önümüzdeki günlerde aynı isimle Türkiye’de de satışa çıkacak.

(Serhan Yedig / 20 Nisan 1999 / Hürriyet)

 

Share.

Leave A Reply

two × five =

error: Content is protected !!