Tuncay Yılmaz / Bu repertuvar bana trajik bir aşktan hatıra

0

Kemancı Tuncay Yılmaz’ın, ”İlk uluslararası çıkışım olacak” dediği resital albümü 2001 sonbaharında yayımlandı. Sonraki 10 yılda üç albüm daha hazırladı. İlk resital albümünde Cesar Franck ve Edward Elgar’ın iki sonatındaki gizli renkleri keşfetmeye çalışıyordu. İngiliz piyanist Robert Markham eşliğinde kaydettiği CD’de ayrıca Brezilyalı besteci Vieira ‘nın kendisine ithaf ettiği eseri seslendiriyordu. ”Eserlerin ortak özelliği, derin bir romantizmin izlerini taşımaları” diyordu. 2010’da dinleyicilerin karşısına bislerde çaldığı eserlerden oluşan Rosepage albümüyle çıktı. İki röportaj bir arada…

Fotoğraflar: Ceren Aksan

İkinci albümünüz için popüler müziğe yakın bir repertuvar düşünüyordunuz. Oysa derin, ağır, iddialı eserlerden oluşan resital CD’si hazırlamışsınız. Neden fikrinizi değiştirdiniz?
– Albüm daha önce ABD’de küçük ve bağımsız çalışan bir plak firması tarafından yayımlanmıştı. Universal ise bir dünya devi. Türkiye birimi CD’yi yayımladıktan sonra firmanın Kanada’daki merkezine gönderecek. Eğer onay alınırsa CD tüm dünyada satışa çıkacak. Bu benim gerçek anlamda ilk uluslararası çıkışım olacak. Albümün içeriğinin bu çıkışa uygun olması, 25 yıllık bilgi birikimi ve tecrübeyi yansıtması gerekiyordu.
Repertuvarın kişisel müzik serüveninizle örtüşen bir öyküsü var mı; yoksa sadece virtüözite sergilenebilecek eserlerden oluşan bir seçki mi?
– Eserlerin ortak özelliği derin bir romantizmin izlerini taşımaları. Elgar’ın bugüne kadar çok az seslendirilen mi minör sonatı 1990’ların başında dikkatimi çekti. O günlerde harika bir kıza âşıktım. Trajik bir aşktı. Bu eseri dinliyordum sürekli, bir de senaryo yazmıştım kafamda. 1995’te eseri çalışmaya başladım. İlk kez 1996’da çaldım. Sonat, İngiliz romantizminin izlerini taşıyor, puslu ve çok etkileyici. Hayatımda gerçekten özel bir yeri var. Franck’ın sonatını ise çocukluğumdan beri dinlerim, çok popüler olduğu için repertuvara almak istememiştim başlangıçta. Sonra fikrimi değiştirdim. İki büyük eserin birlikte çok hoş olacağını düşündüm.
Franck’ın sonatı sizin CD repertuvarı gibi sürpriz dolu. Ysaye’ye düğün armağanı olarak yazılmış; fakat pür neşe değil. Derin ve solisti zorlayan bir eser, değil mi?
– Çok romantik, düşündürücü, müthiş bir eser. İkinci bölümde kemana çok güzel sololar yazılmış. Bu kadar yumuşak, gösterişli bir eserin aynı zamanda çok farklı renkler taşıması beni çok etkiliyor, ruhuma çok derinden dokunuyor. CD’nin girişine iki kısa ve çok hoş eser koyduk. Kreisler ve Massanet ‘nin eserleri bunlar. Kapanışta da bana ithaf edilen ilk eseri seslendirdim. Brezilyalı besteci Vieira’ nın Novelette’si bu eser.
Brezilyalı besteci Vieira’yla yollarınız nasıl kesişti?
– New York’ta bir konserime gelmiş. Çok etkilendiğini ve kısa bir eser yazmak istediğini söyledi. Novelette’i yazmış. CD yayımlandıktan sonra kendisine gönderdim. Çok sevmiş. Bu sefer ”İzin verir misiniz, sizin için bir konçerto yazmak istiyorum” dedi. Şeref duyacağımı, çok mutlu olacağımı söyledim. Ağustosta Brezilya’ya gideceğim ve eserin son hali üzerinde birlikte çalışacağız. 2002’de eserin dünya prömiyeri New York’ta yapılacak. Ardından Japonya’da çalınması düşünülüyor.

Beş yıllık çalışma

Kayıttan önce CD repertuvarını kaç konserde çaldınız?
– New York, Chicago, New Jersey, Londra, Kuveyt ve İstanbul’da yaklaşık 20 konserde çaldık. Tam beş yıllık çalışmanın sonucunda repertuvar olgunlaştı. Kayda girmeden bir kez daha ateş sınavından geçti.
Kayıt ne kadar sürdü?
– New York’ta iyi bir stüdyoda yaptık kaydı. Üç gün saat 11.00’den akşam 18.00’e kadar çalıştık. Mümkün olduğunca konser kaydı gibi olsun istedik. Sanıyorum her eseri en az yedi kez çaldım. Sonra en iyi yorumları seçip CD’ye koyduk. Benim için virtüözite kadar müzikte renkler de çok önemli. Bu yorumlarda renk zenginliğine önem verdim.
Franck’ın la minör sonatının en iyi yorumlarından birinin Arthur Grumiaux’nunki olduğu söylenir. Fakat eleştirmenler piyanistin azizliği yüzünden yorumun mükemmel olamadığını düşünüyor. Siz bu riske karşı nasıl önlem aldınız; ne kadar zamandır Robert Markham’la birlikte çalışıyorsunuz?
Markham gibi bir piyanistle çalmak büyük şans. Moskova’da Çaykovski yarışmasını, İtalya’da Bellini ve New York’ta Awerbuch yarışmalarını kazanmış, parlak bir konser piyanisti. Daha ilk provada birlikte çok uyumlu çalışacağımızı anladık. Mükemmeliyetçiyim. Bu yüzden beş yılda birbirimizi çok üzdüğümüz anlar oldu. Çok çalışarak istediğimiz uyum düzeyini yakaladık. Çok mutlu anlarımız da oldu. O Londra’da, ben İstanbul’da yaşadığım halde yılda en az üç-dört konser veriyoruz birlikte.
Ortak repertuvarınızda kaç eser var?
– Baroktan modern müziğe hemen bütün bestecilerin eserleri var. Beethoven , Bach , Brahms , Mozart , Schubeat, Ravel ilk aklıma gelen eserler
(Serhan Yedig / Haziran 2001 / Cumhuriyet)

Linkler

Kişisel web sayfası

 

 

Share.

Leave A Reply

one × four =

error: Content is protected !!