Giovanni Sollima / Çelloda pür zeka

0

Barok Çağ’ın eşlik çalgısı viyolonseli 1600’lerde şehir şehir Avrupa’yı gezip solist düzeyine çıkaran İtalyan virtüozlardı. En iyi tınlayan çelloyu üreten ustalar da aynı coğrafyadan çıktı. 19. Yüzyılın efsanevi solisti Alfredo Piatti’den sonra liderliği Fransızla’a bıraktılar. Uzun süre sonra, Sicilyalı besteci ve viyolonselci Giovanni Sollima şimdi İtalyanlar’a bu çalgıda yine iddialı olma fırsatı sunuyor. Bellini’den sonra Sicilya’dan yetişen en önemli müzikçi kabul edilen Solima, 1980’lerde birçok önemli yarışma kazandı. 1997’den bu yana çellonun ses sınırlarını genişleten besteleriyle adından söz ettiriyor. Yo-Yo Ma bile eserlerini repertuvarına aldı. Sollima, klasik repertuarın yanısıra çağdaş müzik alanında da besteci ve yorumcu olarak çalışıyor. Solo çello için yazılan akustik ve elektronik çalışmalardan oluşan bir resital için ilk kez 2000 Ağustosu’nda İstanbul’a geldiğinde müzik serüvenini konuşmuştuk. Bu konser öylesine ilgi çekti ki, bir yıl sonra İstanbul Festivali’nin açılışını o yaptı.

 

Fotoğraflar: Gian Maria Musarra

Gerçi Apocaliptica’nın Metalica çalması, David Darling’in solo albÜmleri çalgınızın imajını son on yılda epey değiştirdi. Ama yine de böylesine yenilikçi, zeka dolu çalışmalar için arkaik denebilecek bu çalgıyı neden seçtiğinizi merak ediyorum.

– Apocaliptica’nın çalışmaları ilginç, fakat midi sette müzik dinlemeye benziyor. Ben olsam kendi metal müziğimi üretirdim. Metal çalışmıyorum ama Hendrix’in uyarlamalarını klasik konserlerde bis olarak çalışıyorum. Amacım çellonun ses sınırlarının genişliğini göstermek. Üç yaşında, ilk karşılaşmamda çellodan çok etkilenmiştim. Ne kadın ne de erkeğe benzeyen garip bir çalgı, sesi de öyle. Beş yaşında derslere başladım. Almanya’da günde 10 saat egzersiz yaparken şunu gördüm: Benim çelloya bakışım klasik müzikte tanımlanan konumundan çok farklı. Yıllarca klasik çaldıktan sonra 1990’larda bu anlayışa yakın çağdaş bestecileri çalmaya başladım. Üç yıldır da kendi bestelerimi seslendiriyorum.

Çello satıcısını ikna için haftalarca İtalya”yı                             kuzeyden güneye geçmem gerekti

Sizin yaklaşımınızdaki birçok genç müzikçi teknoloji ürünü enstümanlarla çalışırken siz 1679 yapımı bir viyolonselle çalışıyorsunuz. Neden ?
– Ben klasik yapısıyla seviyorum bu çalgıyı. Bazen sitarda olduğu gibi sesi değiştiren satura tekniğini, Bach çağında kullanılan eski yayları, kimi zaman çift yayı kullanıyorum. Amacım polifonik etkiyi artırmak. Fotoğraf makinası gibi zamanın, duyguların fotoğrafını çekiyorum. Bunu en doğal yolla yapmayı tercih ederim. Elektro gitar gibi bir çalgı yerine ahşabın tadını veren bir çalgıyı tercih ederim.
1679 yapımı bir çalgıyı bulmak, satın almak kadar kullanmak da zor olmalı…
– Budapeşte ve Rostropoviç yarışmalarını kazandıktan sonra konser teklifleri birden arttı. İyi bir çello aramaya başladım. Stradivarius’un komşusu Francesco Ruggeri’nin yaptığı bu çelloyu rastlantı sonucu buldum. İhtiyar satıcı 20 viyolonsel gösterdi. Bunu sorunca, ‘satmıyorum’, dedi. Yine de denemek istedim. Çok derin, koyu bir sesi vardı. Aşık oldum,diyebilirim. Sonraki iki ay İtalya’yı kuzeyden güneye her hafta bir kez geçip satıcıyı ikna etmeye çalışarak geçti. Noel günü, ‘peki satıyorum’, dedi. Ailemin desteğiyle aldım. Çalmak fiziksel enerji gerektiriyor. Daha önemlisi insan gibi kişiliği var. İkna etmek, bazen uzlaşmak gerekiyor.
Ne tür elektronik ekipman kullanıyorsunuz?
– Solo çaldığında polifonik etkiyi arttırmak için delay (eko etkisi yapıyor), loop (istenen bölümü kaydedip tekrarlıyor), distorsiyon (ses değiştiriyor), pichswich (sesi pes ya da tiz olarak anında aktarıyor, koro etkisi yapıyor) kullanıyorum. Bu akşamki konserde ise sadece ses teknisyeni yer alacak.

Bestelerim doğaçlama da içeriyor

Philip Glass’la tanışmanız, birlikte çalışmanız müzik anlayışınızı etkiledi mi?
– Sanırım ne yapmak istediğimi bu güne kadar doğru anlayan tek insan o oldu. Öğrencilik yıllarından beri minimalistleri izliyorum. Belli süre için geçerli bir tecrübe bu. Glass’ın müziğimi etkilediğini söyleyemem.
Konserlerde emprovize yapıyor musunuz?
– Bestelerimi çalıyorum. Aralarında bırakılan boşluklarda emprovizeler var.
Cazla, cazcılarla aranız nasıl?
– 1980’lerde bir caz grubum vardı. ECM çizgisinde çalışmalar yapıyorduk. Daha sonra arkadaşlarım cazda akademik yaklaşımı benimsedi. Grup dağıldı. Bir süredir Ralph Towner’la yakın dostum: İtalya’ya yerleşti. Bazı kayırlar yaptık. Belki yayımlanır.
Bu akşamki konser repertuarı hakkında neler söylemek istersiniz?
– Çağdaş bestecilerin solo çello için yazdığı eserlerin yanısıra elektronik efektleri de kullandığım bestelerimi seslendireceğim. Son iki yıldaki çalışmalarımı yansıtan bir repertuar.

2000 ONUN YILI OLMUŞTU: Sollima 1962 doğumlu. Piyanist ve besteci bir babanın oğlu. Palermo Konservatuarı’ndan sonra Salzburg’da Antonio Janigro’yla çello, Milko Kelemen’le kompozisyon çalıştı. Birçok önemli yarışma kazandı. Önemli orkestralarla Avrupa ve Amerika’da konserler verdi. Philip Glass’la da çalışan Sollima’nın solo çello için çalışmalarından oluşan “Aquilarco” adlı CD’si geçen yıl ABD’de büyük ilgi gördü.Yorumculuğun yanısıra solo çello için, dörtlü ve orkestra için eserler yazıyor. Konçertosu bu yıl Richardo Mutti ve La Scala tarafından İtalya’da, Casanova adlı bale müziği Xcarolyn Carlson koreografisiyle Atina’da, iki yaylı çalgılar dörtlüsü Carnegie Hall’da, lirik operası Ravena Festivali’nde, iki çello için yazdığı sonatı Yo Yo Ma tarafından Tokyo’da yorumlanacak.
(Serhan Yedig / 17 Ağustos 2000 / Hürriyet)

Linkler

Kişisel web sayfası

Share.

Leave A Reply

two × four =

error: Content is protected !!