İlk üç albümünde keman repertuvarının iddialı eserlerini yorumlayan Tuncay Yılmaz, 2010 Haziranı’nda piyasaya çıkan CD’sinde konserlerde bis olarak seslendirdiği kısa eserleri bir araya getirdi. Rosepage’de Bach, Schubert, Beethoven, Granados’un yanı sıra Dede Efendi’nin de bir eserinin keman piyano uyarlaması yer alıyor.
İddialı resital repertuvarları, konçertolar içeren ilk üç albümden sonra Rosepage’de neden kolay dinlenebilen, kısa, virtüözite eserlerine yöneldiniz?
– Rosepage’in repertuvarı 1990’lardan bu yana konserlerimde bis parçaları olarak çaldığım kısa eserlerden oluşuyor. Yıllar içinde olgunlaştırdığım bu eserleri bir albümde toplamak istedim. Küçük keman parçaları, virtüöz repertuvarının önemli hazinelerindendir, bu eserler benim repertuvarımın da değerli mücevherlerleri. Bu sefer Beethoven, Bartok konçertoları gibi büyük eserler yerine küçük parçalarda kendimi özgürce ifade etmek, yaşanmışlığı, birikimlerimi en yalın haliyle sergilemek istedim.
İcralarınızda romanizm dozu artırılmış bir üslup dikkat çekiyor. Bu üslup repertuvarla ilgili bir gereklilik miydi?
– Yüzyıllar boyunca Heifetz’den Menuhin’e birçok usta bu eserleri icra etti. Dinleyicilerin beğenisi doğrultusunda bir icra anlayışı oluştu. Ben de bunu takip ediyorum. Romantizm duygu demektir, ben de romantik bir kişiyim. Bu eserlerde duygunun ifadesi var: Benim birikimim, yaşanmışlıklar, küçük eserlerde çok şey söylemek çabası…
Caz ilgimi çekiyor
İcrada romantizm vurgusunu artırmanız sonucunda birçok dinleyici bu albümü “Tanrım ne kadar romantik çalıyor” diye dinlerken muhafazakar klasik müzik dinleyicileri tepki gösterebilir. Bu riski nasıl bertaraf ettiniz?
– Romantizm dozunun artırıldığı düşüncesine katılmıyorum. Yıllar süren bir solistlik tecrübesinin sonunda bugün ulaştığım noktayı gösteriyor yorumum. Evet, 10 yıl önce bu eserleri farklı çalıyordum; bugün ulaştığım noktada romantik repertuvarsa, icra da tam romantik olmalı, diye düşünüyorum. Ustaca, tadında, doğallıktan uzaklaşmadan yapılırsa romantizmin hiçbir sakıncası yok, aksine güzeldir. Tabii Beethoven’in Rondino’sunu çalarken herhangi bir abartma kullanmadım, bestecinin istediği sadelik ve titizlik benim için belirleyici oldu: Kendimi salıncakta sallanan küçük bir çocuk gibi hayal ettim.
Sadece Rosepage repertuvarından oluşan konserler vermeyi düşünüyor musunuz?
– Son yıllarda Avrupa ve Türkiye’deki resitallerimin ilk yarısında iddialı sonatları, ikinci yarısında ise bu repertuarı seslendiriyorum. Bu yaklaşımı sürdüreceğim.
Geniş dinleyici kitlelerini hedefleyen, klasiği diğer müzik türleriyle buluşturan “crossover” projelere yönelmeyi düşünüyor musunuz?
– Evet, bu tür projeler üzerine çalışıyorum. Özellikle caza yönelik çalışmalar yapabilirim.
Yılda kaç konser veriyorsunuz?
– 15 civarında konser veriyorum, bunları yarısı resital. Ayrıca Avrupa’da özel konserler veriyorum. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın solist sanatçıları arasındayım. Aslında Türkiye’de daha fazla konser vermek istiyorum. Bugüne kadar gerçekleşmemişti bu arzum. Şimdi Kültür Bakanlığı solist sanatçıların statüsünde değişiklik yapılıyor. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın solisti olacağım ve umarım daha fazla konser verebileceğim.
İddialı bir oda müziği üçlüsü geliyor
15 yıldır size albümlerinizde, resitallerinizde eşlik eden piyanist Robert Markham’ın İngiltere’de yaşaması, düzenli olarak bir araya gelememek çalışmalarınızda engel oluşturuyor mu?
– Yıllardır birlikte çalışmanın getirdiği avantajla bu sorunları aşıyoruz. Strauss, Frank, Elgar’ın sonatları gibi zor eserleri seslendirdik. Repertuvarımızda bulunan, konserlerde seslendirdiğimiz, ancak kaydetmediğimiz pek çok eser bulunuyor.
Önümüzdeki sezonlar için repertuvarınız hangi yönde gelişecek?
– Ulvi Cemal Erkin’in keman konçertosundan sonra Bülent Tarcan’ın konçertosunu da repertuvarıma alacağım. Önümüzdeki sezonda bu iki eseri dünya sahnelerinde çalmak, tanıtmak istiyorum.
Genç bestecilerle ortak çalışmalar yapıyor musunuz?
– Brezilyalı besteci Vieira benim için bir keman konçertosu yazıyor. Türkiye’den ise herhangi bir teklif almadım. Genç bestecilerden talep gelirse, bu tür çalışmalar yapabilirim.
Oda müziği alanında Türk müzikçilerle ortak çalışmalar yapıyor musunuz?
– Mendolssohn Bartoldy Dörtlüsü’nün birinci kemancısı Joshua Epstein’ın öğrencisiyim ve oda müziğini çok seviyorum. Fakat iyi bir topluluk oluşturmak için uygun isimler bulmak çok zor. İki önemli solistimizle keman, piyano, çello üçlüsü oluşturmaya hazırlanıyoruz. Bir büyük kuruluşun desteğiyle yurtdışında konserler vereceğiz. Şu anda proje aşamasında olduğu için daha fazla ayrıntı veremeyeceğim…
(Serhan Yedig / 30 Haziran 2010 / Hürriyet Gazetesi)
ŞARAP YERİNE CD HEDİYE EDİN
Sanat bir ömre bedel. Değerli bir popülarizme karşı değilim, ancak popüler olmak ya da olmamak, gerçek sanatçının değeri ve gerçeğini değiştirmez! Uzun yılları yansıttığı için, Rosepage’e sadece bir albüm deyip geçilmez. Ülkemizde maalesef büyük kitleler kalitesiz şeyleri dinliyor. İnsanlara ne verirseniz onu alırsınız. Oysa iyi müziğin amacı, olumsuzlukları onarmak, düşünce ve duygu zenginliğini aşılamaktır. Size gülünç gelebilir ama, insanlar dostlarına hediye olarak şarap yerine bir albüm götürmeyi tercih edebilir. Böyle basit bir çözüm bile, başlangıç için iyi olabilir.
USTALIK SINIFI DERSLERİ VERİYORUM
İzmir Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı (İKSEV) bünyesinde kurduğum “Akademi İKSEV Uluslararası Keman Ustalık Sınıfı” çalışmaları devam ediyor. Oldukça kabiliyetli öğrencilerle karşılaşıyorum. Bir öğrencim yurtdışına gitti. Öğrencilerime, her fırsatta, salt yetenekle bir yere varılamayacağını, çalışkan olmak gerektiğini söylüyorum. Bu yıl ustalık sınıfı çalışmalarını 13-19 Eylül’de gerçekleştireceğiz. Arkadaşım kemancı Tedi Papavrami ve piyanist Robert Markham da katılacak.