Sergey Rahmaninov / Müzik açısından plak, radyodan daha hayırlı bir icat

0

“Doğam gereği karamsarım” diyen besteci, piyanist Sergey Rahmaninov, 1931’de radyo yayınları ile plağı karşılaştırıp radyoyu hiçbir zaman sevmeyeceğini söylemişti. Gerekçesi, konsere gitme alışkanlığını zayıflatması, plak kadar kaliteli ses üretememesiydi. Bu arada Kreisler’le yaptığı plak kayıtlarından da bahsediyordu. İngiliz Gramophone dergisinin 85 yıl önceki sayısından naklen Rahmaninov’un görüşleri…

Kısa süre önce radyo yayıncılığının müzikal değeri üzerine görüşlerim sorulmuştu. Radyonun sanatı kötü etkileyeceğini söyledim. Müziğin ruhunu, gerçek değerini zedelediği kanısındayım.
Bu tarihten itibaren radyodan çok rahatsız olan birçok kişiyle karşılaştım. Ben plaktan yanayım. İlginçtir, her ikisi gizemli bir şekilde birbirine derinden bağlı.
Bence gramofon ve modern kayıt teknikleri birçok açıdan radyodan daha üstün. Özellikle de piyano kaydı konusunda. Bugüne kadar piyano kaydı konusunda büyük başarı elde edildiğini söyleyemeyeceğim. 12 yıl önce ABD’de Edison’la ilk albümlerimi kaydettiğim dönemde, piyano çok zayıf, çıngıraklı tonlarda tınlıyordu. Gitara benzeyen Rus enstrümanı balalayka gibi…  1920’de, His Master’s Voice (HMV) firmasına kayıtlar yapmaya başladığım dönemde de akustik kayıt tekniğinin sonuçları tatmin edici olmaktan uzaktı. Son üç yılda elektronik kayıt tekniğinin sayesinde etkileyici bir ilerleme kaydedildi. Bu sayede piyano kayıtlarında gerçeğine daha yakın, derin, hatta geliştirilmesi zor bir noktaya ulaştık.

Gramofon konser imkanı sunuyor

Şunu hiç çekinmeden söyleyebilirim ki modern kayıt tekniği piyaniste kendisini hakkıyla ifade edebileceği fırsatı sunuyor. Kişisel deneyimim ışığında konuşmam gerekirse, plaklarım sanatçı olarak saygınlığımı artırmaya yarayabilir sadece. Bu harika sonuçları sadece benim albümlerimde değil, başkalarının plaklarında da görüyorum. Sanatçının icrasındaki karakteristik özelliklerin başarıyla yakalandığı birçok albüm dinledim.
Gerçekte, gramofon yardımıyla konserdeki gibi dinleyicilere ulaşma imkanını yakalamış durumdayız. Plaklarımız bizi sahnede dinlemiş, zor beğenir dinleyicileri hayal kırıklığına uğratmamalı. Dahası bizi konserde dinleme imkanı bulamayacak milyonlara da eserlerimiz hakkında doğru izlenim sunabilecek düzeyde. Ayrıca, hepsinden önemlisi plak kaydetmek sanatçıya tatmin fırsatı veriyor.
Doğuştan kötümserim, çok nadiren sahneden kendimden memnun inerim. Sıklıkla daha iyi olabileceğini düşünürüm. Plak kaydederken sanatsal mükemmeliyete ulaşmak mümkün. Bir, iki, üç kez üst üste istediğim kadar iyi çalamazsam tekrar tekrar kaydetmek mümkün. Beğeneceğim yoruma ulaşana kadar, kaydedip silmek mümkün.

Konsere gitmek varken radyo dinlemek müziğe hakaret

Çaldığının dinleyiciye nasıl ulaştığını bilmeyen radyo sanatçısının benzer tatmini yaşaması mümkün mü? Ben radyo müziğini sevmiyorum, nadiren dinliyorum. Fakat dinlediğim kadarıyla, duyarlı bir sanatçıyı radyoda hayal edilebilecek en iyi yayın kalitesinin bile mutlu edebileceğini sanmam.
Sadece bu neden bile plak endüstrisindeki ciddi krizi açıklamaya yeter. Tuhaftır, 10 yıl önce HMV plak firmasına kayıt yapmaya başladığımda plaklarda çeşit sınırlı olmasına karşın satışlar çok iyiydi. Bugün birinci sınıf kayıtlar yapılıyor, satışlar hiç bu kadar felaket duruma düşmemişti! Görebildiğim tek suçlu global radyo çılgınlığı…
Radyo yayıncılığının bilimsel önemini, mucizevi niteliğini, insanlığa yararını bir an bile olsun küçük göstermek istemem. Günün birinde Alaska’ya sürgüne gönderilecek olsam, radyonun ulaştıracağı cılız müziğe bile şükran duyardım. Fakat Londra, New York gibi konser salonuna gidilebilecek şehirlerde radyodan müzik dinlemek, bence kutsala hakaret gibi… Radyo büyük bir icat, fakat sanırım ki sanat açısından değil….
Radyo yayıncılığının müzik açısından önemini, değerini plaklarla karşılaştırdığımızda şunu görüyoruz ki, plak sanatçıya benzersiz bir ödül sunuyor, sanatını kalıcı kılıyor. Radyoda bir resital dinliyorsunuz, bittiği anda müzik uçup gidiveriyor. Oysa bir gramofon plağında, dünyanın önde gelen sanatçılarının icralarını korumanız mümkün. Bir düşünün, gelmiş geçmiş en büyük piyanist Liszt’in kayıtları elimizde olsa bu insanlık için ne anlama gelirdi? Bunun yerine icraları konusunda silik soluk hayallerle yetinmek zorunda kalıyoruz. Gelecek kuşaklar, bizden şanslı olacak. Plaklar yardımıyla günümüz müzikçileri konusunda isimlerinin ötesinde bilgiye sahip olabilecek.

Tolstoy sanki canlandı

Gramofonun ölmüş bir dehayı canlandırma konusundaki gücünü anlatmak için 1918’de ABD’ye gittiğimde yaşadığım olaydan daha çarpıcı bir örnek bulamıyorum. New York’ta HMV firmasına gittiğimde Kont Tolstoy’un ölümünden kısa süre önce, 1910’da yapılan ses kaydını dinledim. Kont Tolstoy’la tanışmış, meslek hayatının başında büyük yardımını görmüş, ondan etkilenmiş bir kişi sıfatıyla, bu kayıt doğal olarak çok ilgimi çekti. Çiftliğinde konuşması kaydedilmiş sadece. Hayat felsefesini Rusça ve İngilizce anlatıyor. Plak çalmaya başladığında, sesini duyduğumda, karakteristik konuşma özelliği olan küçük öksürüğünü de fark ettim. Bu detay sayesinde sanki Tolstoy canlanıverdi. Büyüleyici bir deneyimdi. Böylesine derinden duygulandığım nadirdir. Uzun zamandır duymadığım bu sesin plak kaydının üstümde yarattığı etkiyi asla, asla unutmayacağım. Aradan geçen 10 yıl boyunca ABD ve Rusya’da bu plakları bulup, satın almak istedim. Akıbetlerini hiç kimse bilmiyor. Çok özel, asla tekrarlanamayacak bu ses kayıtları kaybolup gitti.

Philadelphia Senfoni en iyi orkestra

Kendi plaklarıma gelince… Son üç yıldır yaptığım kayıtlardan çok memnunum. Bunlar Stokowski yönetimindeki Philadelphia Senfoni Orkestrası’yla kaydettiğim, kısa süre önce ABD’de yayımlanan 2’nci Piyano Konçerto’m ve Schumann’ın Karnaval’ı… Henüz yayımlanmadığını sandığım Chopin’in Cenaze Marşı sonatı, Fritz Kreisler’le kaydettiğim Grieg’in Do Minör ve Beethoven’in  Sol Majör keman-piyano sonatları….
Grieg kayıtlarını çok takdir eden eleştirmenler, bu sonuca ulaşmanın müthiş zorlu bir çalışma ve sabır istediğinin farkında mı? Grieg plaklarının altı yüzünden her birini beş kez kaydetmemiz gerekti. Kayıt yapılan 30 plaktan en iyi icraları seçtik, diğerleri imha edildi.  Belki bu kadar çok kayıt Fritz Kreisler’i pek mutlu etmedi. Büyük sanatçı, fakat böylesine zorlu çalışmanın gereğine pek inanmıyor. İyimser bir kişi olarak ilk yaptığımız kaydı müthiş, harika buldu. Fakat kötümserliğim nedeniyle ben, daha iyi olabileceğini hissettim, iddia ettim. Bu nedenle Fritz’le çalışırken hep kavga ederiz.
Philadelphia Senfoni Orkestrası’yla plak kaydetmek her sanatçının arzu edeceği türden heyecan verici bir deneyim. Şüphesiz dünyadaki en iyi orkestra. Öyle ki, geçen yaz Toscanini şefliğinde Londra’da dinlediğiniz New York Filarmoni bile ancak ikinci sırayı alabilir. Mükemmelliyetini gerçek boyutlarıyla kavramak için benim gibi solist ve şef olarak çalışma ayrıcalığını yaşamanız gerekir.
Konçertomu bu orkestrayla kaydetmek sıra dışı bir olaydı. Orkestrayla plak kaydı yapan tek piyanist olmam bir yana, yaşadığım mutluluk unutulmazdı. Solist ya da besteci olarak eserinin bu düzeyde etkileyici senfonik işbirliği, detaylarda büyük mükemmeliyet ve piyano ile orkestra arasında dengeyle icra edilmesine çok nadir tanık oldum, çok nadiren bu mutluluğu yaşadım. Philadelphia’lıların yaptığı tüm kayıtlar gibi bu plaklar da konser salonunda, konser verirmiş gibi kaydedildi. Doğal olarak bu yöntem en gerçekçi sonucu veriyor. Zaten Amerika’da 110 kişilik orkestranın sığabileceği kayıt stüdyosu yok.

Sessizlik tarih olacak

İşlerinde inanılmayacak derecede ustalaşmışlar. İngiltere’de orkestralarınız yetersiz provadan yakınır sürekli. Philadelphia Orkestrası, öyle bir mükemmeliyete erişmiş ki, konser öncesinde minimum çalışmayla en iyi sonuçlara ulaşabiliyorlar. Geçenlerde Ölüm Adası adlı senfonik şiirimin müthiş bir kaydını yaptılar. Orkestrayı ben yönettim. Victor firması toplam 22 dakikalık eseri üç plak halinde yayımladı. İki provadan sonra orkestra kayıt için hazırdı, dört saatte tüm kayıt tamamlandı.
Tüm bu müzikal çabalarımızın sonucunda bir gün sessizlik sona erecek. Geçmişte sanatçı müziğinin de onunla birlikte bir gün yok olacağı düşüncesiyle yaşamak zorundaydı. Bugünün bestecisi ise geriye sanatını gösterecek, vasiyet niteliğinde iyi icralar bırakabilme imkanına sahip. Sadece bu nedenle bile, sanıyorum ki müzisyenlerin ve müzikseverlerin büyük bölümü plak kayıt teknolojisini hiç çekinmeden en önemli müzikal icat olarak değerlendirecektir.
 (Gramophone Dergisi / Nisan 1931 / Tercüme: Serhan Yedig / (c) Tercümenin her hakkı saklıdır)

Linkler

Biyografisi

Share.

Leave A Reply

10 + 12 =

error: Content is protected !!