Gaspar Cassado / İstanbul Belediye Konservatuvarı diğer ülkelere örnek olmalı

0

1950 yılının son günlerinde Türkiye’ye konser vermek üzere gelen 20.yy’ın efsanevi çellistlerinden Gaspar Cassado, İstanbul Belediye Konservatuvarı’nı ziyaret eder. Muhtemelen çellist ve konservatuvar öğretmenlerinden Muhittin Sadak‘ın girişimiyle gerçekleşen bu ziyarette Cassado, yerel yönetimin desteğiyle yetenekli öğrencilere ücretsiz yatılı müzik eğitimi verilen okuldan etkilenir. Kemancı Ayhan Turan, çellist Halil Turgut gibi öğrencilerden, çello öğretmeni Feyha Talay’dan övgüyle söz eder. Şerif Muhittin’den dinlediği udun sesini unutamayacağını söyler.

Cassado da artık İstanbullu oldu galiba. Kendisini burada görmeye o kadar alıştık ki artık Cassado’ya her hangi bir yerde rastlamak hiçbir fevkaladelik arzetmiyor. Bir bakıyorsunuz Cassado Park Otel’de, bir bakıyorsunuz Taksim Gazinosu’nda, Kervansaray’da, Cemal Reşit‘in kokteylinde, sinemada, konservatuvarda, Beyoğlu’nda, Boğaziçi’de, velhasıl onu her yerde görmek mümkün.

Toplum yeteneklilere sahip çıkmalı

Cassado, her sene İstanbul’da yeni yeni şeyler keşfeder. Bu sene de İstanbul Konservatuvarı’nı keşfetmiş. Şöyle diyor:

“Böyle bir kuruma pek çok memlekette rastlamak imkanı yok. Mutlaka başka ülkelerde de örnekleri olmalı. Belediyenin küçük müzik heveslilerine yatak, mektep, hoca ve alet sağlayarak bunları sekiz sene okutması ve yeteneklere gelişme olanağı vermesi cidden takdir edilmeli. Keşke imkan olsa da bu gibi kurumlar çoğalsa. Maddi olanakları olmayan yeteneklilerin bu şekilde işlenerek yetiştirilmeleri kadar müziğin gelişimine hizmet eden az şey var. Düşünün bir kere, genç bir yetenek hayal edin. Bu çocuk belki yarının Beethoven’i, Chopin’i olacak derecede önemli yeteneklere sahip. Toplum bu çocuğa maddi destek sağlamazsa, yeteneklerini geliştirmek fırsatını vermezse bu yetenek harap olup sönecektir. Kim bilir milyonlarca kişi içinde ne kadar ezilmiş yetenek var. Hoca, enstrüman, mektep, yatacak yer ve gıda sağlanmazsa bu yetenekler nasıl gelişir? İstediğimiz kadar “Yetenekler nasıl olsa kendilerini belli eder” diyelim. Bunlar boş laflardan ibaret. Tesadüfen imkansızlıklar içinde meydana çıkan yetenekler de olmuştur, fakat bunları genelleştirmemek gerekir. Yeteneklerin gelişmesi her şeyden önce imkan meselesidir. Bu imkanları temin eden toplum sanatkara karşı görevini yapmış demektir. Fakat bu olanakların bütün yeteneklere sağlanması gerekir. Sadece belirli bir yerin veya grubun değil, bütün halkın bu imkanlardan yayarlanması gerekir. Bu fırsatı sunan toplumlar da ideal toplum kabul edilir.

İstanbul’dan unutulmaz hatıralarla ayrılıyorum

İşte İstanbul Konservatuvarı da bir miktar öğrenciye gelişme imkanı vermekle toplumda olumlu bir rol oynuyor. Konservatuvarda dikkatimi çeken birçok şey oldu. Yusuf Ziya Demirci, Şerif Muhiddin ve Eşref Antikacı ile görüştük. Bu kişilerin yönetim sistemlerini özellikle takdirle karşıladım. Flüt kısmında Muzaffer Tema ve öğrencisi Şefik dikkatimi çekti. Keman kısmında Ekrem Zeki Ün ve öğrencisi Ayhan’ı (Turan) hayranlıkla dinledim. Viyolonsel kısmı ayrıca beni meşgul etti. Feyha Talay ile öteden beri kuvvetli sanat bağlarımız olduğundan, bu bölümde kendimi çok samimi bir havada hissettim. Uygulanan eğitim sistemi öğrencinin başarılı olması için en uygun yol. Öğrencilerden Halil Turgut, Necati Giray ve Ayhan Yünkuş özellikle gelecek açısından umut vaat ediyor.

Feyha Talay bana ayrıca tanbur da dinletti. Kendisinin bu alanda da çok başarılı olduğunu söyleyebilirim.

İstanbul’a bu gelişimde ut dinlemek fırsatını da elde ettim. Şerif Muhittin Bey, geçen gün bana bir resital verdi. Enstrümanı ilk kez dinliyorum. Fakat kendimi hâlâ udun etkisinden kurtaramadım. Mutlaka ki çok nefis bir enstrüman, Şerif Muhittin Bey de bunu fevkalade çalıyor. Udun sesi hâlâ kulaklarımda. Üç sene önce İstanbul’da kemençe ve tanbur dinlemiştim. Günlerce bu enstrümanların etkisinde kalmıştım. Ut ve Şerif Muhittin Bey de bende silinmesi imkansız izler bırakacaktır. İstanbul’dan bu sene de unutulmak hatıralarla ayrılıyorum.”

(Hıfzı Topuz / 31 Aralık 1950 / Akşam gazetesi / Arşiv çalışması: Zeynep Erdoğan / Dizgi, redaksiyon: Serhan Yedig)

Linkler

Gaspar Cassado / Münir Nurettin’i dinlerken büyük bir sanatçının önünde olduğumu hissettim

Gaspar Cassado / İstanbul daha büyük orkestralara layık

Necip Celal Andel / Çello konçertomu Gaspar Cassado için yazdım

Gaspar Cassado’nun Türkiye serüvenleri (Gökhan Akçura)

Share.

Leave A Reply

seven − five =

error: Content is protected !!